TÜRKİYE CANIM FEDA

--- Kim Bu Cennet Vatanın Uğruna Olmaz Ki Feda ---

   
 
  Hidrolik-Pnömatik
 HİDROLİK VE PNÖMATİK

 BÖLÜM 1     PNÖMATİK KONTROLE GİRİŞ

 
 
1.1. Pnömatiğin Tarihçesi ve Gelişimi
 
Basınçlı hava (sıkıştırılmış hava), insanların fiziksel gücünü artırmak için kullandığı bilinen en eski enerji iletim türüdür. Havanın bir enerji iletim türü olarak kullanılabileceğinin farkedilmesi 1000 yıl kadar öncelere dayanır. Kesin olarak bilinen ilk basınçlı hava uygulamasını yunanlı Ktesibios 200 yıl kadar önce yaptığı basınçlı hava mancınığı ile gerçekleştirmiştir. Enerji taşıyıcı eleman olarak basınçlı havanın kullanılması hakkındaki ilk kitaplar Ms 1. yy dan itibaren yazılmaya başlanmıştır [1].
Pnömatik, hava gücü ile çalışan iş elemanlarının (silindir ve motorlar) ve kumanda elemanlarının (valfler) çalıştırılmalarında gerekli olan endüstriyel uygulamaları kapsar. Terimin yunanca kökeni “Pneuma” olup, anlamı nefes almaktır. Türetilen “Pnömatik sözcüğü ile havanın özelliklerini, hareketlerini ve davranışını inceleyen bir fizik dalı adlandırılmıştır. Günümüz terminolojisinde pnömatik, mekanik ve hidrolik bilim ve teknoloji tanımlarına benzerlik gösteren bir anlam taşımakta ve son zamanlarda kullanılan elektronik ve flüidik (akışkan dinamiği) gibi mühendislik terimleriyle aynı çizgide kullanılmaktadır[2].
Günümüzde pnömatik, verimliliği ve üretkenliği arttırmak ve imalat işlemlerinin otomasyonu için yaygın olarak kullanılmaktadır. Karşılaşılan problemlerde en iyi çözümlerin bulunabilmesi için mevcut yöntemlerin ve ekipmanların üzerinde devamlı olarak çalışmak gerekir. Uygulamalarda en iyi çözüm, pnömatik terminolojisiyle yakınlık kurulunca, Pnömatiğin sunduğu olanaklar kullanılarak bulunabilir[2].
 
 
1.2. Temel Pnömatik Sistem
 
Pnömatik silindirler, döner tahrik elemanları ve hava motorları, pnömatik kumanda sistemlerinin çoğunda, malzemelerin tutulması, hareket ettirilmesi, şekillendirilmesi ve işlenmesinde, gerekli kuvvet ve hareket temin ederler[3].
Bu tahrik elemanlarının çalıştırılması ve kumandası için başka pnömatik elemanlar ihtiyaç vardır. Yani, basınçlı havanın hazırlanması için servis birimleri (şartlandırıcılar), basıncı , akışı ve tahrik elemanlarının hareket yönünü kontrol etmek için de valfler kullanılmaktadır[3].
Aşağıdaki şekilde gösterilen, temel bir pnömatik devre iki ana bölümden oluşur:
·         Hava üretim ve dağıtım sistemi
·         Hava tüketim sistemi.
 
Şekil 1.1 Temel Pnömatik Sistem
 
Hava üretim sistemi
Sistemi teşkil eden parçalar ve ana işlevleri şunlardır:
 
1.      Kompresör
Atmosferik basınçta emilen hava sıkıştırılmakta ve daha yüksek bir basınçta pnömatik sisteme verilmektedir. Böylece, mekanik enerji pnömatik enerjiye dönüştürülmektedir.
 
2.      Elektrik motoru
Kompresöre mekanik enerjiyi sağlamaktadır. Elektrik enerjisini mekanik enerjiye çevirmektedir.
 
3.      Basınç anahtarı
Hava tankındaki basıncı duyarak elektrik motoruna kumanda eder. Motoru durdurduğu bir maksimum basınç ile tekrar harekete geçirdiği bir minimum basınca ayarlanır.
 
4.      Çek valf
Sıkıştırılmış havanın tanka akmasına izin verir. Kompresör duruğu zaman havanın geriye sızmasını önler.
 
5.      Hava tankı
Sıkıştırılmış havayı muhafaza eder. Büyüklüğü kompresörün kapasitesi ile belirlenir. Hacmi büyüdükçe kompresörün devreye girip çıkma aralığı da uzamaktadır.
 
6.      Basınç Ölçer(Manometre)
Tank basıncını gösterir.
 
7.      Otomatik boşaltıcı
Tankta yoğunlaşan bütün suyu, denetlemeye gerek kalmadan boşaltır.
 
 
 
8.      Emniyet valfı
Tanktaki basıncın müsaade edilen basıncı aşması halinde sıkıştırılmış havanın bir kısmını dışarı atar.
 
9.      Soğutmalı hava kurutucusu
Sıkıştırılmış havayı donma noktasının birkaç derece üstüne kadar soğutur ve havadaki nemin çoğunu yoğuştur. Böylece sistemin devamında su bulunmasını önler.
 
10.  Hat filtresi
Ana boru üzerinde bulunan bu filtrenin minimal bir basınç düşümüne ve yağ sisini uzaklaştırma özelliğine sahip olması gerekir. Hava hattının toz, su ve yağdan arındırılmasını sağlar.
 
Hava tüketim sistemi
 
1.      Hava çıkış noktası
Tüketiciler için hava ana borunun üst kısmından alınır böylece olası yoğuşmuş suyun ana borunun içinde kalması sağlanır. Su daha alçak bir noktaya ulaştığında borunun alt kısmında bulunan bir su çıkış noktasındaki otomatik tahliye elemanına doğru akacak ve dışarı atılmış olacaktır.
 
2.      Otomatik boşaltıcı
Aşağıya doğru eğimli her borunun en alçak noktasında bir boşaltıcı bulunmalıdır. En verimli yöntem otomatik boşaltıcı kullanmaktır. Çünkü elle boşaltma unutulsa bile otomatik boşaltıcı suyun borunun içinde kalmasına engel olur.
 
3.      Hava servis birimi
Optimal basınçta temiz sıkıştırılmış hava sağlar. Gerektiğinde, yağlama isteyen pnömatik sistem elemanlarının ömrünü uzatmak için havaya yağ katar.
 
4.      Yön denetim valfi
Hareketin yönünü denetlemek için silindir bağlantılarına değişimli olarak basınçlı hava verir ve havayı tahliye eder.
 
5.      Tahrik elemanı
Basınçlı elemanın potansiyel enerjisini mekanik enerjisini mekanik ise dönüştürür. Şekilde gösterilen doğrusal bir silindir. Bir döner tahrik elemanı veya bir havalı alet vb. de olabilir.
 
6.      Hız ayar valfleri
Tahrik elemanlarının hızını kolaylıkla ve sürekli biçimde ayarlanmasına müsaade eder.
 
Bu elemanların daha ayrıntılı biçimde ileriki bölümlerde incelenecektir. Bu, bir pnömatik sistemde ne olup bittiğini anlayabilmek için şarttır.
 
1.2.1.Pnömatik sistemin avantajları
 
1.      Pnömatik enerjinin kaynağı olan hava, atmosferden sınırsız olarak elde edilebilir.
2.      Basınçlı hava uzak mesafelere taşınabilir.
3.      Basınçlı hava istenildiğinde depo edilebilir.
4.      Basınçlı hava ısı değişimlerine karşı duyarlı değildir.
5.      Ateş alma tehlikesi olmadığı için sıcak ortamlarda emniyetle kullanılabilir.
6.      Hava temizdir, meydana gelecek sızıntılar çevreyi kirletmez ve pislik yapmaz.
7.      Devre elemanlarının kostrüksiyonu basit ve ucuzdur.
8.      Patlama ve yanma tehlikesi olmadığından koruma cihazlarına ihtiyaç duyulmaz.
9.      Yüksek hız elde edilmektedir. Piston hızı(1 m/s-2m/s) değerine erişebilir.
10. Aşırı yüklenmelere karşı emniyetlidir.
11. Hız ve üretilen kuvvet değişik değerlere ayarlanabilir.
 
1.2.2.Pnömatik sistemin dezavantajları
 
1.      Pnömatik sistemde kullanılan enerjinin havanın sıkışabilir olması nedeniyle, piston hızını her zaman istenilen değerlerde elde etmek mümkün olmaz.
2.      Uygun şekilde yağlayıcı ve filtre kullanılmadığı zaman sürtünme artar ve hareket güçleşir.
3.      Yağlama işlemi yeterli olmadığı zamanlarda paslanmaya yol açabilir.
4.      Normal çalışma basıncı 6-7 bar olduğu için pnömatik sistemde elde edilecek itme ve çekme kuvvetleri 2000 kg ile 3000 kg arasında değişir. Hava sıkışabilir olduğu için büyük kuvvetler elde edilememektedir.
 
1.2.3.      Pnömatiğin uygulama alanları
 
Basınçlı havanın uygulama alanlarının sonu yoktur. Pnömatik, robotik proses makinelerindeki lineer ve döner hareketleri karmaşıklığından pnömatik presler ve beton kıran pnömatik matkaplar için gerekli yüksek kuvvetlere kadar her dalda uygulama alanı bulmaktadır[3].
Aşağıdaki kısa listede, sürekli olarak genişleyen bir endüstride, pnömatik kumandanın çalışma alanındaki çok yönlülüğü ve çeşitliliği görülmektedir.
·                Hava, su veya kimyasal madde sistem valflerinin çalışmasında
·                Ağır ve sıcak kapıların çalışmasında
·                İnşaat, çelik, madencilik ve kimya endüstrisinde silo boşaltılmasında
·                Beton ve Asfalt döşemelerinde dövme ve sıkıştırma işlemlerinde
·                Odun işleme ve mobilyacılıkta tutma ve hareket ettirmede
·                Plastik malzemelerin yapıştırılması, ısı ile mühürlenmesi ve kaynak edilmesinde tutma işlemi için.
·                Bükme, çekme, haddeleme gibi şekil verme işlemlerinde
·                Nokta kaynak makinelerinde
·                Perçinlemede
·                Giyotin bıçakların çalışmasında
·                Şişeleme ve doldurma makinelerinde
·                Kompenet ve malzeme taşımasında
·                Pnömatik robotlarda
·                İnce yaprakların hava ile ayrılmasında ve vakumla kaldırılmasında
·                Dişçi matkaplarında
·                ve bir çok yerde...
 
 
 
 
1.3. Pnömatiğin Fiziksel Prensipleri
 
Akışkan güç sistemlerini işleten, bakımını veya dizaynını yapan personel akışkanların fiziksel özelliklerini ve farklı durumlardaki davranışlarını eksiksiz olarak bilmelidir. Sıvılar ve gazların her ikisi de serbestçe akabildiğinden, bunlara akışkan denilir. Bir akışkan cisim içinde bulunduğu kabın şeklini alır[6].
 
1.3.1. Akışkanlarla güç iletimi
 
Sağlam demir bir çubuğa başından vurulduğu zaman, örneğin bir çekiçle, vuruşun asıl kuvveti çubuk üzerinden çubuğun diğer tarafına aktarılır. Vuruşun yönü, kuvvetin büyük bir kısmının iletileceği yönü de belirler. Kuvvetin bir kısmı da çubukta kaybolur veya vuruş yönüne göre farklı açılara iletilir[6]. (Şekil 1.2.)
İçinde sıvı bulunan bir kaba basınç kuvvet uygulandığı zaman kuvvet alt tarafa, üste ve yanlara eşit olarak iletilir. Bu fiziksel davranış “Pascal Kanunu” olarak tanımlanır. (Şekil 1.3.) Pascalın bu keşfi sıkıştırılmış akışkanlarla güç iletimi ve kuvvetin artırılarak iletilmesi yolunu açmıştır[6].
Blaise Pascal (1623-1662) ayrıca basıncın her birim alana uygulan kuvvet olduğunu keşfetmiştir. Öyleyse bu üç tane önemli tanımı yapmamız gerekir: Kuvvet, basınç, alan.

 
 
Şekil 1.2. Katı bir cisimden ve statik durumdaki sıvıdan güç iletimi

 
 
Şekil 1.3. Pascal kanunu; durgun ve sıkıştırılmış sıvıya uygulanan basıncın azalmadan her yöne ve eşit büyüklükteki alanlara eşit kuvvet uygulayarak dik açılarla iletildiğini ifade eder.
 
 
1.3.1.1. Kuvvet
 
Kuvvet görülemez, fakta etkisi görülebilir. Bir cisme kuvvet uygulandığında kuvvet, cismi harekette geçirir veya hareketli ise hareketini değiştirir, cismin şeklinin değişmesine neden olabilir. Pnömatik uygulamalarda kuvvet, hava basıncının bir yüzeye uygulanmasıyla (genellikle piston veya valf) elde edilir[6].
Kuvvet birimi ‘Newton(N)’ dur.
1 Newton : Bir kilogramlık bir kütleye bir m/s2’lik ivme kazandıran kuvvet olarak tanımlanır.
1N=1kg´(m/s2)
 
1.3.1.2. Basınç
 
Basınç, birim alana uygulanan kuvvet olarak açıklanabilir. Bunun manası, bir pnömatik uygulamada ihtiyacımız olan basınç değerini bulabilmemiz için ölçmemiz gereken iki büyüklük vardır[6].
·    İstenilen kuvvetin miktarı, büyüklüğü
·    Basıncın uygulanacağı alanı bilmemiz gerekir.
Basınç birimi ‘Pascal’ dır.
1 Pascal: 1m2’lik yüzeye 1N(Newton)’luk bir kuvvetin dikey olarak etkisinden meydana gelen bir basınca eşittir.
 
1 Pascal= =                                                            (1.1)   
1Mpa= 106 Pa          1bar=105 Pa
 
1.3.1.3. Alan
 
Burada bizim ilgilendiğimiz alan veya yüzey, işin yapılması için ihtiyaç duyulan kuvvetin üretilebilmesi için basıncın uygulanması gereken alandır. Bu alan etki alanı olarak isimlendirilir.(Şekil 1.4)
 
 
 
Şekil 1.4. Etki Alanları
Bu üç büyüklüğü (Kuvvet, Basınç ve Alan) kullanarak bunlar arasındaki ilişkileri açıklayabiliriz:
 
Basınç=                                                                                                                (1.2)   
 
Alan=                                                                            (1.3)   
 
Kuvvet=Basınç´Alan                                                                (1.4)   
 
İhtiyacımız olan pnömatik kuvvetin üretilmesinde, pnömatik basıncı uyguladığımız tesir alanı olan “A” aynı zamanda:
·           Kürenin bulunduğu hareket alanı (çekvalf)
·           Pistonun basınca maruz kalan atış (hareket) alanı veya hesaplanmış etkin piston alanıdır[6].
Daire alanı: Pnömatik güç iletiminde daire alan hesapları sıklıkla kullanılır.
Bir dairenin alanını hesaplamak için aşağıdaki formüllerden herhangi birisi kullanılabilir.
 
Alan=p´r2                                                                                  (1.5)   
 
Alan=                                                                             (1.6)   
 
Alan=D2´0,7854                                                                        (1.7)   
 
1.3.2. Kütle – kuvvet ilişkisi
 
Newtonun açıklamasına göre “1kg kütleye uygulanan kuvvet bu kütlenin hızında bir saniyede 1metrelik değişim meydana getirir, bu değişim kuvvetin uygulandığı yönde olur”. Bu açıklama yerçekimi kuvveti hakkında herhangi bir bilgi vermez. Bu açıklamaya göre dünya yüzeyinde ya da herhangi bir yere Newton yasası, yerçekimi olmayan veya uygulanan mutlak kuvvet olarak tanımlanır[6].
Newton çalışmaları sonucunda yeryüzündeki ivmenin yerçekimine bağlı olduğunu ve bunun yaklaşık 9,81 m/s2 olduğunu buldu.
Newton yasasının ifadesi:
Kuvvet=Kütle´ivme veya f=m´g
Yukarıdaki ifadelerden şu örnek yapılabilir. 660kg ağırlığındaki bir kütle bulunduğu yüzeye 6474,4 Newtonluk kuvvet ortaya koyar, hesabını yapalım.
660 kg´9,81 N/kg = 6474,4 N
Eğer bu cismi birisi, bir pistonla kaldırmaya denerse, eğer piston rotu 140kg ise kaldırılan toplam kütle 800kg olur ve uygulanacak kuvveti;
800kg ´ 9,81 N / kg = 7848 N olur.
Pascal’a göre kaldırılan bu yükün basınç hesabını yaparsak, piston alanı 0,01m2 ve sürtünmeyi ihmal edersek:
Basınç=784800 Pa    784,8 kPa=7,848 bar.
SI sisteminde basınç pascal olarak ifade edilir. Pascal, endüstriyel pnömatikte çok küçük bir birim olduğundan kilo ve mega gibi ön ekler alır. Avrupa ülkeleri basıncı ifade ederken birim olarak genellikle “bar” kullanırlar[6].
1bar = 100kPa = 100000Pa
 
 
Şekil 1.5. Kuvvet-Basınç-Alan ilişkisi
 
1.3.3. Akış ve basıncın düşürülmesi
 
Bir gaz dolaşırken (akarken), değeri ayarlı olmayan bir kuvvet, akış hareketin gerçekleşmesi için kuvvet uygulanır.
Bundan sonra, sabit çaplı bir boru içinden gaz(sıkıştırılmış hava da bir gazdır) akarken girişteki basınç, çıkıştaki herhangi bir noktadaki basınçtan daha yüksek olacaktır[6].
Giriş basıncı ile çıkış basıncı arasındaki farkın nedeni, gaz moleküllerinin birbirine sürtünmeleri ve gaz moleküllerinin iletim borusunun yüzeyine sürtünmeleridir. Bu nedenle boru iç yüzeyinin hali, boru sisteminde basıncın düşmesi etkisi yaratır. Bu sürtünme, basıncın düşmesinin sağlayan, ısı enerjisine dönüşen tekrar kazanılması mümkün olmayan sürekli bir kayıp oluşturur[6].

Sistemde çıkış durdurulduğu zaman, statik durumda pascal kanunu uygulanabilir, boru sisteminin her yerinde basınç eşittir.
                        Şekil 1.6                                                                 Şekil 1.7
Şekil 1.6. Akış sürtünmeye neden olur ve böylece devamlı bir basınç düşmesi olur.
 
Şekil 1.7. Akışkan akışı olmadığında basınçta düşme olmaz
                                                                      
 
1.3.4. Ağızdan(delikten) atmosfere akış
 
Ağız, genellikle akışı kontrol etmek(hız kontrolü) veya basınç farklılıkları oluşturmak ( basınç düşürücü valf) için kullanılır. Sıkıştırılmış hava bir delikten atmosfere boşaltılırken, deliğinden çıkan havanın hızı ses oluşturur. Bu hız, iki faktöre bağlıdır :
·           Deliğin şekli veya tipi
·           Delikten geçerken farklı basınçlarda geçme
Giriş basıncı, çıkış basıncından(1,4 bar) büyük olduğu zaman sıkıştırılmış havanın çıkış hızı, sesiyle tahmin edilebilir. Girişteki basıncı artırsak bile ses değişmeyip aynı kalacaktır. Bu olay sıkıştırılmış havayla etkin hız kontrolünde önemli bir özelliktir[6].
 
 
Şekil 1.8. Bir ağızdan atmosfere akış
 
1.3.5. Hava ve sıkıştırılmış hava
 
Hava kokusuz, renksiz ve tatsız bir gazdır. Aslında hava oksijen ve nitrojen olan iki gazın karışımıdır. Hacimsel oranlarını ifade edecek olursak; nitrojen %78, oksijen %20, argon yaklaşık %1 ve geri kalan %1’ni de helyum, hidrojen gibi gazlar oluşturur[6].
Bundan başka, atmosferde havanın su ile büyük bir ilişkisi vardır. Sıkıştırılmış hava sistemlerinde kullanılacak hava kurutulmaz ise zaman zaman ağırlığının %6’sını oluşturan buhar formunda su içerir.
Atmosferdeki hava sadece gazları ve su buharı içermez, aynı zamanda toz, tuz kristalleri gibi katı parçacıklar da içerir. Büyükşehir ve endüstri bölgelerinde bu parçacıkların sayısı 1m3 havada 500000’i bulmaktadır.
Deniz seviyesinden atmosferin üst katlarına doğru uzanan bir hava sütunu(basınç ölçer), deniz seviyesindeki bir 1m2’lik yüzeye uygulanan kuvvetin 101300 Newton olduğunu gösterir. Bu da gösteriyor ki deniz seviyesinde atmosfer basıncı 1.013 bardır. Daha yüksek seviyelerde hava sütununun daha kısa değeri gösterdiği görülür. Çünkü atmosferin üst katlarına çıkıldıkça her 1m2’lik alana düşen gaz kütlesi azalır. Bu sebepten Blanc dağının zirvesindeki(Avrupa Alpler, deniz seviyesinde 4810m yükseklikte) atmosfer basıncı yaklaşık 54kPa’dır. Diğer bir yandan deniz seviyesinden 800m. aşağıda bulunan madenlerde atmosfer basıncı yaklaşık olarak 111kPa(1.11 bar)’dır[6].
100 kPa = 1bar
98.0665 kPa = 1 kg/cm2
100 kPa = 14.5Psi
100kPa = 1.02atm
100kPa = 750 torr
101,3kPa = 14,7 Psi
1atm = 14.7 Psi
1Pa = N/m2 = 0,00001bar
1.3.5.1. Atmosfer basıncı
 
Havanın ağırlığı(her gazın bir kütlesi vardır) atmosfere basıncına neden olur. Deniz seviyesindeki atmosfer basıncı yaklaşık olarak 101.3kPa’dır. atmosfer basıncı barometreyle ölçülür. Torricelli’nin civalı barometresi Şekil 1.9’da görülmektedir. Atmosfer basıncı civanın bulunduğu kabın açık yüzeyi üzerine etki yapar ve vakum tüpündeki civa seviyesinin yükselmesini sağlar. “h” seviyesi atmosfer basıncının miktarını gösterir ve yükseklikle değişir[6].
 
1.3.5.2. Vakum basıncı
 
Normal atmosfer basıncının altındaki basınç vakum basıncı olarak ifade edilir. Bu Şekil 1.9’da resmi görülen barometreyle ölçülebilir. “A seviyesinin altında okunan basınç değerleri vakum basıncını ifade eder.
Mutlak sıfır basıncında, vakum tüpünün içindeki civa sütunu tamamen kaybolacaktır. Bu, bir basınç oluşup civa sütununda bir değer gösterene kadar olur. Bu yüzden skalada okunabilen hiçbir basınç değerine kesin ve tam basınç değeri veya ölçümü diyemeyiz[6].
 
1.3.5.3. Ölçülen basınç mutlak basınca karşı
 
Nedense, pnömatik sistemlerde ölçülüp kullanılan basınç değerleri atmosfer basıncı tabanına göre ayar edilir. Bu demek oluyor ki atmosfer basıncını 0 olarak alırsa, bunun üzerindeki herhangi bir basınç, pozitif basınç olarak ele alınır. Doğada yapılan ölçümlerin çoğu atmosfer basıncının altında basınç değeri göstermez. Böylece ölçü aletlerinde okunan basınca ölçüm basıncı, mutlak sıfır noktasından başlayan basınç değerlerine de mutlak basınç denir[6].
 

 
 
Şekil 1.9 Civalı barometre. İçerisinde civa bulunan kaba etkiyen atmosfer basıncı vakum tüp içerisindeki civa seviyesini belirler
1.3.6. Sıvılarda basınç
 
Statik haller altında ve hiçbir dış kuvvet uygulanmadığında, akışkan sisteminin herhangi bir noktasındaki basınç, bu noktanın akışkan sütununun yüksekliğine oranına bağlıdır(Şekil 1.10). Toricelli akışkan sütununun (tankının) en üst noktasındaki basınca doruk(baş) basıncı olarak isimlendirdi. Bir tankta bulunan akışkan maddenin bölgesinde ağırlıkları vardır. Ve bunlar bir kuvvet oluştururlar. Örneğin 10m. yüksekliğindeki 1m2 taban alanına sahip bir su tankı 10000 kg ağırlığındadır[6].
 
 
Şekil 1.10 1m2’lik taban alanlı 10m’liksu sütunu 98 100 Newton kuvvet üretir. Fakat kütlesi zamanla bağımsız olarak 9.81’dir.
 
1.3.7. Gaz kanunları
 
Gaz kanunları, gazlar pnömatik sistemde kullanıldığından beri, en azından gazların davranışsal özelliklerinin belirlenmesi açısından önem kazandı.
 
1.3.7.1. Boyle kanunu
 
Robert Boyle(1627-1691) deneyleri ve direk ölçümleriyle, örnekteki gibi bir gazın ısısı sabit olarak korunduğunda ve basıncı bir pistonla iki katına çıkarıldığında hacminin önceki hacminin yarısına indiğini keşfetti(Şekil 1.11). Piston tekrar geri çekildiğinde hacim yükseldi ve basınç düştü. Böylece hacim ve basınçtaki değişim sıcaklığı değiştirmediğini, gazın sıcaklığının sabit kaldığı sonucuna vardı. Buna göre Boyle kanunun ifadesi;
V1´P1 = V2´P2 = Sabit veya                                      (1.8)
Hesaplama yapılırken verilen ölçüm basınç değerlerin mutlak basınç değerlerine çevrilmesi hatırlanmalıdır[6].
 
 
Şekil 1.11. Sıcaklık sabit kaldı, hacim düştü.
 
Örnek: 6m3’lük bir hava tankı, maksimum basıncı 900 kPa(9bar) olan sıkıştırılmış havayla doldurulacaktır. Kompresörün pompalaması gereken serbest havanın hacmini hesaplayınız?
 
V2= ?
V1= 6m3                                                     
P2= Atmosfer basıncı
    = 101,3kPa(1,013bar)                             V2=
P1= 9bar + 101,3kPa
Kompresör serbest hava pompalamaya başlamadan önce tankın içinde 6m3 serbest hava bulunması gerekir :
69,3m3 - 6m3 = 63,3m3
Bu teorik olarak ideal bir gazda oluşur. Çünkü yoğunluk sıcaklıkla değişebilir. (Gazlar ısıtıldıklarında genişler, daha çok yer kaplar, soğutulduklarında ise sıkışıp daha az yer kaplar. Pratikte bu nedenle pratikte basınç ve hacime nazaran daha küçük değişiklikler olabilir.)
 
1.3.7.2. Charles kanunu
 
Boyle’nin kanunları sabit sıcaklıktaki bir gazın halindeki değişimleri gösteriyordu. Charles’in çalışmaları, ( basıncın sabitliği korunurken, sıcaklık değiştirildi ve hacimdeki değişmeler ölçüldü.) ona bir başka gaz yasası formüle etmesi imkanını verdi[6].
Charles kanununun ifadesi; sabit basınçta, bir gazın sıcaklığındaki değişim, gazın hacminin değişmesine neden olur.
Bu formüle edilirse;
 veya                                                              (1.9)
Bu türden problemleri çözmek için ısı ve basıncın mutlak değerleri kullanılmalıdır.
Kelvin skalasında mutlak sıfır –273°C’ ye gelmektedir. 1 birim kelvin sıcaklığı, 1 birim santigrat sıcaklığa eşittir. Bu durumda 100°C =373 Kelvin olur.
 
Örnek : 0,1m3 gaz hacmi olan -14°C’ deki bir balon 90°C’ ye kadar ısıtılıyor. Basınç sabit tutulursa yükselsen gaz hacmi ne olur?
 
V2==273M3
 
1.3.7.3. Gay-Lussac kanunu
 
Gay-Lussac yasası, Charles ve Boyle gaz kanunlarına ilaveler yapar. Onun incelemelerine göre, bir gazın hacminin sabitliği korunursa, kapalı halde bulunan gazın uygulandığı basınçla, gazın mutlak sıcaklığı direkt olarak orantılıdır[6].
Formülle gösterecek olursak;
 veya                                                       (1.10)
Boyle, Charles ve Gay Lussac kanunlarının sonuçlarını kombine edersek, genel gaz kanunu ortaya çıkar.
 veya                                     (1.11)
 
 
Şekil 1.12 Hacim sabit kaldı, sıcaklık yükseldi
 
1.3.8. Güç iletimi
 
Bir makinenin çalışmasını sağlayan 4 adet temel güç iletim metodu vardır. Bu metotlar elektrik, mekanik, hidrolik ve pnömatiktir. Her bir güç iletimi (kuvvet aynı anda uzak mesafelere gider), hareketi değiştirmek (hızlandırmak, yavaşlatmak) için kullanılır ve her bir metot kendine has yetenek ve sınırlamalara sahiptir. Pnömatik sistemler, tüm bu metotları birleştirerek güç iletim şeklini gerçekleştirdi(Elektrikle çalışan valfler, hidrolik kontrollü silindirler, potansiyel enerji olarak sıkıştırılıp depo edilen hava)[6].
 
1.3.8.1. Güç iletimi kavramı
 
Güç, verilen bir mesafede verilen bir hızda kuvvetin hareketinin açıklanmasının ölçüsüdür. Bu ana kavramı anlamak için güç ifadesi açıklanmalıdır. Kuvvet, bir hareket meydana getiren veya hareketi değiştiren bir etki olarak açıklanabilir. Atalete göre durgun bir cisim durgunluğunu, hareketli cisim hareketine dışarıdan bir kuvvet uygulanana kadar devam eder[6].
Basınç kavramı açıklanmalıdır. Basınç, pascal(Pa) olarak ifade edilir ve birim alana uygulanan kuvvettir.
Hareketsiz bir cisim üzerine bir kuvvet veya basınç uygulandığında, kuvvet veya basınç cismin ataletini yenmesine yeterli değilse cisim hareketsizliğini sürdürür.
İş, bir şeyler yapmanın, yerine getirmenin ölçüsüdür. Örneğin; bir pnömatik silindirin pistonu bir cisim üzerine kuvvet uygulayarak onun verilen bir mesafede hareket etmesini sağlar. Böylece iş yapılmış olur. İş kavramının zamanla bir ilişkisi yoktur. Örneğin bir hidrolik silindir A noktasından B noktasına 8 saniyede gidip, B’ den A’ ya 2 saniyede geliyor ise, giderken ve gelirken aynı işi yapar, fakat geri gelirken çok daha iyi performans sergiler. Bu performans farkını açıklayabilmek için güç kavramını başvurmalıyız.
Güç, işin birim zamanda gösterdiği performanstır. Bu durumda güç, enerjinin dönüştürülebilen oranıdır. Güç watt olarak ifade edilir[6].

Basınç=

 
Kuvvet=Basınç´Alan
 
Alan=
 

 

Güç=Basınç´Akış oranı

 

Basınç=
Akış oranı=
 

Güç=Kuvvet´Hız
Kuvvet=
Hız=

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
BÖLÜM 2: BASINÇLI HAVANIN ÜRETİM VE ŞARTLANDIRILMASI
 
 
Pnömatik sistemlerde kullanılacak olan basınçlı hava kompresörlerde üretilir. Kompresörler çalışma şartlarına uygun olarak değişik tip ve kapasitelerde seçilirler. Küçük işler için yeterli kapasitede seyyar kompresörler seçilirken, büyük atölye ve fabrikalar için gerekli olacak basınçlı hava, özel basınçlı hava üretim merkezlerinden sağlanır.
Kompresörlerin tanımlanması çıkış debisi ve basınç değerleri ile yapılır. “Çıkış debisi” standart basınç ve sıcaklık koşulları altında Nm3/dk yada Nlt/dk, çevre koşulları altında ise m3/dk veya lt/dk olarak ifade edilir. “Çıkış basıncı” ise bar olarak ifade edilir[1].
Kompresörler ya bir elektrik motoru ya da içten yanmalı bir motor ile tahrik edilirler. Hava üretimi sırasında kompresörde meydana gelen ısı, hava ve su ceketleriyle olmak üzere başlıca iki değişik şekilde ortadan kaldırılır.
 
2.1. Kompresör
 
Kompresör bir elektrik motorunun veya içten yanmalı bir motorun mekanik enerjisini basınçlı havanın potansiyel enerjisine dönüştürür[3].
Kompresörler çalışma şartlarına uygun olarak değişik kapasitede seçilirler. Kompresörlerin kapasitelerini seçerken, kullanılacak olan pnömatik araçların sayıları ve dakikada tüketilecek hava miktarı dikkate alınır. Kompresörleri seçerken kurulacak sistem için gerekli havayı emniyetli bir şekilde üretilmesine dikkat edilir.
En çok kullanılan kompresör tipi, motoru hava deposunun üzerine monte edilmiş, olanlarıdır. Kompresörün hava deposunun altında, yoğunlaşan suyun alınması için kullanılan bir musluk bulunur. Bu suyun, günde bir defa alınması gerekir.
Tek kademeli veya çok kademeli olarak yapılan kompresörlerde soğutma işlemi çok önemlidir. Çünkü sıkıştırılan havanın ısınması sonucu sistemin verimi düşer ve ısınmış olan havanın yağla karışması ise patlamalara yol açabilir.
 
2.2. Kompresör tipleri
 
İşletme şartları gereğince çalışma basıncı ve gerekli hava miktarı bakımından değişik tiplerde kompresörler kullanılır. Genel olarak, sıkıştırma şekline göre kompresörler iki tiptir. Bunlardan birincisinde kapalı bir kap içerisindeki hava, kabın hacmi küçültülerek sıkıştırılır.(Pistonlu kompresörler, döner elemanlı kompresörler) ikinci tipte ise hava bir taraftan emilerek hızlandırılır. Daha sonra bu hız enerjisi basınç enerjisine dönüştürülerek çıkış hattında istenen basınca ulaşılır[1].
(Türbin tipi kompresörler)
 
Şekil 2.1. Belli başlı kompresör tipleri
 
 
2.2.1. Pistonlu kompresörler
 
2.2.1.1. Biyel kollu kompresörler
 
2.2.1.1.1. Tek kademeli pistonlu kompresör
 
Atmosfer basıncında emilen hava tek bir stroka istenen basınca sıkıştırılır. Pistonun aşağıya doğru hareketi hacmi artırarak atmosfer basıncından daha düşük bir basınç yaratır. Böylece hava emme valfinden silindire girer[3].
Strokun sonunda piston yukarıya doğru hareket eder, hava sıkıştırıldığından emme valfi kapanır ve çıkış valfi açılmaya zorlanır. Böylece hava tanka dolar.
Bu tip kompresörler genellikle 3-7 bar’lık basınç talep eden sistemlerde kullanılmaktadır[3].
 
 
Şekil 2.2. Tek kademeli pistonlu kompresör
 
2.2.1.1.2. İki kademeli pistonlu kompresör
 
Tek kademeli bir kompresörde, hava 6 bar’ın üstüne sıkıştırıldığında, oluşan aşırı ısı verimi büyük ölçüde düşürür. Bundan dolayı, endüstriyel basınçlı hava sistemlerinde kullanılan pistonlu kompresörler genellikle iki kademelidir.
Bu tip kompresörlerde, atmosfer basıncında emilen hava iki kademede istenilen basınca sıkıştırılmaktadır. Eğer istenilen basınç 7 bar ise, ilk kademe havayı normal olarak yaklaşık 3 bara kadar sıkıştırılır. Bundan sonra hava soğutulur. Sonra ikinci kademe silindirine gönderilir ve burada 7 bara kadar sıkıştırılır. Basınçlı hava ara soğutucudan geçtikten sonra, ikinci kademe silindirine oldukça düşük bir sıcaklıkta girer. Böylece verim, tek kademeli bir kompresöre nazaran daha yüksektir.[3].
 
 
Şekil 2.3. İki kademeli pistonlu kompresör
 
2.2.1.2. Diyaframlı kompresörler
 
Diyaframlı kompresörler 3-5 bar aralığında ve tamamen yağsız hava verirler. Böylece gıda, ilaç ve benzeri endüstrilerde geniş biçimde kullanılmaktadır[3].
Bu tip kompresörlerde piston emme odasından bir diyafram ile ayrılmıştır. Kompresörün tahrik miline bağlı bir biyel kolu vasıtasıyla diyaframa ileri ve geri hareket verilerek emme ve basma gerçekleştirilir[1].
 
 
 
Şekil 2.4. Diyaframlı kompresör
2.2.2. Döner elemanlı kompresörler
 
2.2.2.1. Kanatlı kompresörler
 
Bu tip kompresörler, silindirik bir gövde içersine eksantrik olarak yerleştirilmiş bir rotor ve rotora açılan yarıklara yerleştirilen kanatlardan oluşur. Rotorun dönmesiyle oluşan santrifüj kuvvet gereğince kanatlar yarıklardan dışarıya doğru savrularak gövdeye temas ederler. Birbirini takip eden iki palet arasına emiş sırasında giren hava rotorun eksantrikliği nedeniyle küçülen hacimde sıkışarak sisteme basılır[1].
Yağlama ve sızdırmazlık hava akımına girişe yakın bir noktada yağ püskürtmekle sağlanır. Yağ aynı zamanda çıkış sıcaklığını sınırlamak için soğutucu vazifesini görmektedir[3].
 
 
 
Şekil 2.5. Kanatlı kompresör
 
2.2.2.2. Vidalı kompresörler
 
İki helisel dişli rotor ters yönde dönmektedirler. Aralarındaki serbest hacim eksenel olarak azalmakta bu da rotorların arasında hapsedilen havayı sıkıştırmaktadır[3].
Yağlama ve iki döner vida arasındaki sızdırmazlık taşırma yağla sağlanır. Yağ ayırıcıları bu yağı çıkış havasından ayırır. 10 bar basınca kadar, 400m3/dak’nın üstünde sürekli yüksek debiler bu makinelerle sağlanır[3].
 
 
Şekil 2.6. Vidalı kompresör
 
 
2.2.2.3. Roots kompresörler
 
Daha çok vakum pompası olarak kullanılırlar. İki simetrik rotor bir gövde içerisinde birbirinin tersi yönde döner. Gövdede herhangi bir sıkıştırma olmaz. Sıkıştırma, her rotor basma ağzına açıldığında basma hattından geriye doğru oluşan dirençler elde edilir[1].
 
 
Şekil 2.7. Roots kompresör
 
 
2.2.3.Türbin Tipi Kompresörler
 
2.2.3.1. Radyal kompresörler
 
Yüksek hızla dönen çok kanatlı bir rotor ve bir gövdeden oluşur. Kanatlar arasına alınan hava hızlandırılarak dışa doğru(radyal) savrulur. Bu işlem kademeli olarak devam eder. Son kademede çıkış basıncına ulaşılır[1].
 
 
Şekil 2.8. Radyal tip kompresör
2.2.3.2. Eksenel kompresörler
 
Bir rotor üzerine yerleştirilmiş kanatlar ve bir gövdeden oluşur. Kanatlar emilen havayı hızlandırarak bir kinetik enerji kazandırır. Daha sonra bu enerji basınç enerjisine dönüşür[1].
 
 
Şekil 2.9. Eksenel tip kompresör
 
 
2.3. Kompresör Seçim Kriterleri
 
2.3.1. Hacimsel hava debisi
 
Kompresörlerde 2 farklı hava debisinden söz edilir.
1.             Teorik hava debisi
2.             Efektif hava debisi
Pistonlu kompresörde dönme sayısı ile silindir hacminin çarpımı teorik hava debisini verir. Efektif hava debisi ise kompresörün tipine ve basıncına bağlıdır. Burada (Volumetrik) hacimsel verim önemli rol oynar[1].
Kompresörlerde efektif hava debisinden söz edilir.
 
2.3.2 Basınç
 
Burada önce işletme basıncı ile çalışma basıncı arasındaki farkı görelim. İşletme basıncı, kompresör basıncı ile kullanıcılara kadar olan hat basıncıdır.
Çalışma basıncı ise, çalışmanın yapılacağı yerdeki gerekli basınçtır. Pnömatik sistemlerde çalışma basıncı genellikle 6 bardır. Bu 3-15 bar arasında değişebilir. Tam ve emniyetli bir çalışma için en önemli şart, sabit basınçtır. Hız, kuvvet ve çalışma elemanlarının birim zamandaki hareket miktarı tamamen sabit basına bağlıdır.
 
2.3.3 Tahrik tipi
 
Kompresörlerin tahriki işletme şartları gereğince ya elektrik motoru ya da içten yanmalı motorlarla gerçekleştirilir. Elektrik motor tahrikli kompresörler endüstriyel işletmelerde en sık kullanılan tiplerdir. Seyyar kompresörler ise içten yanmalı motorlarla tahrik edilir.
 
 
 
2.3.4 Kapasite kontrolü
 
Sistemin gerçek ihtiyacına cevap verebilmek amacıyla kompresörün hava debisi kontrol edilir. Kontrol parametresi olarak çıkış basıncı kullanılır. Ayarlanan maksimum ve minimum basınç değerlerinde kontrol gerçekleştirilir.
Kontrol için değişik yöntemler kullanılır:
1.      Boşa alma yöntemi:
a.       Boşaltma yöntemi,
b.      Emişi kapama yöntemi,
c.       Emme valfine kumanda yöntemi
2.      Kısmi yük kontrolü:
a.       Dönme sayısının kontrolü
b.      Emişin kısılması yöntemi
3.      Açma kapama yöntemi
 
2.3.4.1 Boşa alma yöntemi
 
Boşaltma yöntemi: Kompresör çıkış basıncı ayarlanan üst sınır değerine geldiğinde kompresör çıkışındaki boşaltma valfı açılarak fazla hava atmosfere atılır.
Emişi kapama yöntemi: Bu yöntemde çıkış basıncı istenen değere ulaştığında emiş hattına yerleştirilmiş olan emiş valfı çıkış basıncından alınan bir sinyal ile kapatılır. Bu yöntem daha çok pistonlu kompresörlerde kullanılır.
Emme valfine kumanda yöntemi: Bu yöntem daha çok büyük pistonlu kompresörlerde kullanılır. Burada bir tek etkili silindir yardımıyla üst basınç değerinde emme valfi sürekli olarak açık tutulur. Bu yüzden sıkıştırma gerçekleşemez. Bu yöntem çok basit bir yöntemdir. Çıkış basıncı düştüğünde emme valfı kapanarak tekrar sıkıştırma başlar.
 
2.3.4.2 Kısmi yük kontrolü
 
Dönme sayısının kontrolü: Daha çok içten yanmalı motorlarla tahrik edilen seyyar kompresörlerde kullanılır. Bir ayar kolu ile motorun dönme sayısı basınca bağlı olarak değiştirilir. Bu el ile olduğu gibi otomatik de olabilir.
Emişin kısılması yöntemi: Sistemin ihtiyacına bağlı olarak emiş valfinin kısılması ile ayarlanır. Bu yöntem daha çok döner elemanlı kompresörler ile türbin tipi kompresörlerde kullanılır[1].
 
2.3.4.3. Açma kapama yöntemi
 
Kompresör, bu yöntemde yüklü ve yüksüz olmak üzere 2 halde bulunur. Yüksüz hal: Maksimum basınca ulaşıldığında kompresörün tahrik motoru kapanır. Yüklü Hal: Açma kapama, alt ve üst basınç değerlerinde bir elektrik sinyali veren basınç anahtar yardımıyla gerçekleşir. Açma kapama periyodunun uygun sınırlar içinde kalabilmesi için büyük bir basınçlı hava deposuna gerek duyulur[1].
 
2.3.5 Soğutma
 
Kompresörlerde sıkıştırma esnasında meydana gelen ısının uzaklaştırılması gerekir. Oluşan ısı miktarına göre soğutucu seçimi yapılır. Küçük tip kompresörlerde meydana gelen ısının uzaklaştırılması için kompresör üzerinde soğutma kanatçıkları mevcuttur. Büyük tiplerde ise ek soğutuculara gerek duyulur. Çok büyük kompresörlerde ise genellikle su soğutma kullanılır. Bunun için de ya sürekli bir su kaynağından ya da kullanılan suyun tekrar kullanılması için gerekli soğutma kulelerinden yararlanılır[1].
 
 
 
2.3.6 Montaj yeri
 
Kompresör üniteleri gürültünün absorbe edileceği kapalı bir yere monte edilmelidir. Bu yer iyi bir şekilde havalandırılmalı ve emilen havanın mümkün olduğu kadar serin, tozsuz ve kuru olmasına dikkat edilmelidir[1].
 
2.4 Basınçlı Havanın Hazırlanması
 
Endüstriyel alanda yapılan araştırma ve gözlemler, basınçlı havanın kompresörde üretildikten sonra pnömatik sisteme gönderilmesi haline, birçok problemlerin ortaya çıkacağını göstermiştir. Havanın içerisine karışmış olan su buharının mutlaka sisteme giden havadan ayrıştırılması gerekir. Pnömatik elemanların özelliğine uygun olarak seçilecek filtre ile havanın içindeki yabancı elemanları içinden geçecek olan havanın hareketli elemanları yağlaması ve sürtünmeyi en aza indirmesi için havanın içine özel bir yağlayıcı tüpleri ile belirli miktarda yağ katılır. Böylece, havanın içindeki su buharının yapacağı pas etkisi en aza indirilir.
Havanın içindeki su buharının çeşitli kurutma yöntemleri ile ortadan kaldırılması gerekir. Sıkıştırılmış havada bulunan neme çok dikkat edilmesi gerekir. Kompresörün atmosferden emerek sıkıştırdığı ve şebekeye dağıtılan havada nem, su buharı şeklinde bulunur. Şebekedeki havanın nem miktarı, emilen atmosfer havasının bağıl nem miktarına, yani havanın sıcaklığına ve iklim şartlarına bağlıdır[6].
Mutlak Nem: 1m3 havada bulunan su buharı miktarıdır.
Doyma Miktarı: Hava sıcaklığına bağlı olarak 1m3 havada taşınabilen maksimum su buharı miktarıdır.
Bağıl Nem: Mutlak nemin doyma miktarına oranıdır.
Doyma Eğrisi: Doyma eğrisi, basınçlı havanın çeşitli sıcaklıklarda buhar halinde taşıyabileceği maksimum su buharını bulmak için kullanılır. Doyma eğrisi şeklinden anlaşılacağı gibi, havanın sıcaklığı arttıkça, taşıyacağı maksimum buhar miktarı artmaktadır. Örneğin; -10ºC’de buhar miktarı 2.2 gr., -15ºC’de 12gr., 40ºC’de 50gr. Ve 65ºC’de 150gr. Su buharı bulunmaktadır.
Bağıl Nem Oranı=´100(%)                             (2.1)
 
B.N.O.=´100(%)                                                          (2.2)
 
 
Şekil 2.10 Doyma eğrisi
 
 
Örnek : Basınçlı hava ile çalışan bir sistemden saatte 400m3 hava geçmektedir. Havanın basıncını 8 bar ve sıcaklığı 50ºC’dir. Bağıl nem oranı %60 olduğuna göre, mutlak nem oranını ve bir saatte biriken su miktarını hesaplayınız?
 
Çözüm: Yukarıdaki doyma eğrisinden 50ºC için doyum miktarının 80gr/m3 olduğu tespit edilir.
Q=400m3/saat                                  B.N.O=
P=8 bar                                                                  
T=50ºC(323ºK)                                M.N.O.=
B.N.O.=60 gr/m3
MNO=?                                           M.N.O= 48gr/m3
Bir metreküp havadaki su buharı 48gr olarak bulunur. Buna göre toplam su buharı miktarı, 400m3 hava için;
400m3´48gr/m3=19200 gr/saat olarak bulunur.
Ayrıca kompresör yağlama yağı artıklarının da havaya karışıp 80ºC’nin (353ºK) üzerinde patlayıcı bir karışım oluşturduğunu gözden uzak tutmamak gerekir. Bu nedenle basınçlı havayı su buharından ve yabancı maddelerden arındırmak için emiş filtresi, ana soğutucu ve nihai soğutucu kullanmak gerekir[1].
Kompresörün emiş tarafına yerleştirilen filtre atmosfer havasının çapaklardan ve tozlardan arınmış olarak kompresöre gelmesini sağlar. Ara soğutucu ile nihai soğutucu kompresörün çıkışına takılır. Bunların görevi, sıkıştırılmış sıcak havayı mümkün mertebe soğutarak içindeki su buharının yoğuşmasını sağlamaktır[1].
2.5. Hava Hazırlayıcılar (Şartlandırıcılar)
 
Pnömatik sistemde kullanılan basınçlı havanın elemanlara gönderilmeden önce temizlenmesi, basıncının düzenlenmesi ve yağlanması gerekir. Kompresörden gelen basınçlı havanın içerisinde yağ artıkları, su buharı, toz ve pislikler bulunabilir. Bu yabancı maddelerin basınçlı hava ile birlikte sisteme gitmesi çeşitli problemler doğurur.
Bu problemleri ortadan kaldırabilmek ve sistemin rahat çalışmasını sağlamak için “Şartlandırıcı” adı verilen elemanlar kullanılır. Şartlandırıcı bir filtre, bir yağlayıcı ve basınç regülatöründen meydana gelir. Filtre, havanın içindeki yabancı maddeleri ve su buharını ayrıştırır. Yağlayıcı, pnömatik elemanlara giden kuru havanın içine belirli bir miktarda ince yağı pulverize (toz halinde püskürtmek) halinde katarak hareketli kısımların yağlanmasını sağlar. Basınç regülatörü de pnömatik sisteme sürekli olarak belirli basınçta hava gönderilmesini sağlar, kompresörden gelecek olan basınç dalgalanmalarını ortadan kaldırır[1].
 
2.5.1. Filtre
 
Hava hazırlayıcının ilk elemanıdır. Basınçlı hava içindeki yabancı maddeler ile suyun ayrılması amacıyla kullanılırlar[1].
 
2.5.1.1. Standart filtreler
 
Standart filtre birleştirilmiş bir su ayırıcısı ile bir filtredir. Eğer havanın suyu daha önce alınmamış ise, önemli miktarda su toplanacak ve filtre toz ve pas gibi kirli parçacıkları tutacaktır[3].
 
 
Şekil 2.11. Tipik bir filtre/su ayırıcısı ve bir otomatik boşaltıcı
 
 
Suyun ayrılması esas olarak havanın girişteki saptırıcı tarafından oluşturulan hızlı dönme hareketi ile gerçekleşir. Kir, su ve yağ parçacıklarının daha ağır olanları dışarıya doğru fırlatılarak filtre kavanozunun çeperlerine çarpar ve aşağıya düşerek dipte toplanır. Sıvı oradan bir boşaltma musluğu veya otomatik boşaltıcı ile tahliye edilebilir. Bölme plakası girdap hareketi yapan havanın altında hareketsiz bir bölge yaratır ve ayrılan sıvının tekrar hava akımına karışmasını önler[3].
Filtre elemanı, hava çıkışa doğru akarken, daha ince toz parçacıklarını, pas pullarını ve kömürleşmiş yağı uzaklaştırır. Standart filtre elemanı 5 mikron büyüklüğüne kadar olan bütün kir parçacıklarını uzaklaştıracaktır. Kavanoz normal olarak polikarbonattan yapılır. Emniyet için metal bir koruyucu ile korunmalıdır. Kavanoz ısıya, kıvılcımlara vs, maruz kaldığı zaman metal kavanoz kullanılmalıdır. Eğer yoğunlaşma sıvısı yüksel miktarda toplanıyorsa, otomatik boşaltma kullanılması istenir[3].
 
2.5.1.2. Mikro filtreler
 
Yağ buharından ileri gelen kirliliğin istenmediği durumlarda mikro filtre kullanılır. Saf bir filtre olduğu için saptırıcı plakası yoktur. Hava girişten filtre kartuşunun merkezine doğru ve oradan da çıkıştan dışarıya doğru akar.
Toz mikro filtre elemanı tarafından tutulur. Yağ buharı ve su sisi fitre maddesi içinde gerçekleşen bir birleşme etkisi ile sıvıya dönüşür, filtre kartuşu üzerinde damlacıklar oluşturur ve kavanozun dibinde toplanır[3].
 
 
Şekil 2.12 Tipik bir mikro filtre
 
 
2.5.1.3. Alt-Mikro filtreler
 
Bir alt-mikro filtre hemen hemen bütün yağ ve suyu ve aynı zamanda 0.01 mikrona kadar olan küçük parçacıkları uzaklaştırmaktadır. Böylece hassas pnömatik ölçü cihazları, elektrostatik sprey boyama, elektronik grupların temizlenmesi ve kurutulması için çok yüksek koruma sağlamaktadır.
Çalışma prensibi mikro filtreninki ile aynıdır fakat filtre elemanı daha yüksek filtreleme verimine sahip ek tabakalara sahiptir[3].
 
2.5.2. Yağlayıcı
 
Pnömatik sistemde kullanılan basınçlı havanın içine bir miktar yağın karıştırılması için kullanılır. Böylece havanın içinden geçtiği elemanların yağlanmasını sağlar ve paslanmayı önler. Havanın içinde bulunan su buharının muhtemel zararını önleyerek sistemin ömrünü uzatır. Pnömatik devredeki hareketli elemanların daha rahat çalışmasını sağlar.
Aşağıdaki durumlarda basınçlı havanın yağlanması gerekir:
·               Elemanların çok hızlı hareket etmesi durumunda,
·               Büyük çaplı silindirlerin kullanılması gerektiğinde
Aşırı yağlama aşağıdaki sorunlara neden olabilir:
·               Devre elemanlarının işlevlerinin bozulması,
·               Çevre kirliliği,
·               Uzun süreli durmalardan sonra devre elemanlarında kilitlenmeler.
 
 
Şekil 2.13. Hava yağlayıcı
 
 
Basınçlı havanın yağlayıcıdan akışı sırasında bir kesit daralması yardımıyla basınç düşürülür ve yağın yağ kabından yukarı doğru yükselmesi sağlanır. Yağ damlama hacmine kadar yükselir ve havanın içine sis haline karıştırılır[5].
Havanın içine karıştırılan yağ miktarı aşağıdaki şekilde ayarlanır:
Genel olarak sistemin amacına göre her metreküp hava için 1 ile 10 damla arasında yağın havaya karıştırılması gerekir. Oranlamanın doğru olup olmadığı aşağıdaki şekilde kontrol edilebilir:
Sistemde bulunan en uzak valfin basınçlı hava bağlantısının 20cm uzağına bir kağıt parça tutturulur. Eğer, belli bir süre içinde yağ damlacığı oluşmazsa yağlama iyi demektir. Eğer kısa sürede yağ damlacığı oluşursa yağlama gereğinden fazladır. Yeniden ayarlama yapılması gerekir[5].
Yağlayıcı kavanozu ve gösterge camı kirlendiği zaman temizlenmelidir. Bunun için yalnızca sabunlu ya da deterjanlı su kullanılır.
 
2.5.2.1. Venturi prensibi
 
Dar kesitten geçen havanın hızı artarken basıncında bir düşme olacağından bu kesitte bulunan ince yağ borusundan emiş yaparak, yağın hava içine zerrecikler halinde karışmasını sağlayan aşağıdaki şekilde yağlayıcı da kullanılacak yağın 20°C’ deki viskozitesi 22-25 cSt (santiStoks) dolaylarında olmalıdır. Yağ katmanlarının birbirinden ayrılmamak için gösterdikleri dirence, diğer bir deyişle yağın iç sürtünmesine viskozite veya yapışkanlık denir[1].
Yağlayıcıda kullanılacak olan yağın özelliği şartlandırıcının üretici firmaları tarafından belirtilmiştir. Genellikle ince yağlar kullanılır.
 
 
Şekil 2.14. Venturi prensibi
 
 
2.5.3. Basınç regülatörü (basınç düşürücü)
 
Her pnömatik devre için belirli bir optimal çalışma basıncı vardır. Gereğinden yüksek bir basınç enerjisi kaybına ve çabuk aşınmalara, gereğinden düşük bir basınç ise fonksiyonun yerine getirilmemesine veya verimin düşmesine neden olur.
Kompresör deposundaki hava basıncı sürekli değiştiğinden bu dalgalanmayı sisteme aktarmak için bir basınç düşürücüye ihtiyaç duyulur. Regülatöre giren havanın basıncı değişse bile, çıkan havanın basıncı sistem için optimal olan ve regülatör üzerindeki manometreden okunabilen ayarlanan sabit değerde kalacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, kompresör deposundaki minimum basıncın, regülatör çıkışında istenen basıncın altına düşmemesidir[1].
Regülatörler, tahliyeli ve tahliyesiz olarak iki tipte incelenebilir. Şekil 2.16’da tahliyesiz tip bir regülatör görülmektedir.
Ayar vidası(2) yardımıyla yaya(8) ve diyaframa(3) bir ön gerilim kazandırılır. Yayın bu şekilde ayarlanmasıyla çıkış basıncı büyütebilir ya da küçültülebilir. Böylece diyaframın bir tarafı yay diğer tarafı basınçlı hava ile yüklenmiş olur. Çıkıştaki hava basıncının (P2) artması halinde diyaframın yaya karşı hareketi ile diyafram aşağıya doğru itilir. Diyaframla birlikte başka bir yay (5) ile diyaframa bastırılan pim(6) ‘de aşağıya hareket edeceğinden girişteki havanın geçiş alanı kısıtlanmış olur. Çıkıştaki hava tüketildikçe basıncın(P2) düşmesi oranında diyafram yay tarafından itilerek havanın geçiş alanı büyütülür. Çıkıştaki hava tüketilmezse basınç(P2) yükselerek geçiş kesitinin tamamen kapanmasına sebep olur. Akışın sağlanması için çıkış havasının kullanılması gerekir[1].
Tahliye tip regülatörlerde ise çalışma ilkesi aynı olup tek fark diyaframın(1) orta yerinde ve gövde üzerinde tahliye delikleri vardır. Çıkış hattındaki basınç herhangi bir nedenle çok yükselecek olursa diyafram(1) yaya karşı basar ve diyaframı takip eden pim(6)’de geçiş kesitini tamamen kapatır. Çıkıştaki basınç daha da yükselmeye devam ederse bu basıncı oluşturan havanın bir kısmı diyafram göbeğindeki delikten yaya bölümüne oradan da tahliye deliği üzerinden atmosfere geçer. Böylece çıkış basıncının belli bir değerin üzerine çıkması önlenmiş olur[1].
 
 
 
 
 
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
 

Şekil 2.15 Basınç Regülatörü(tahliyeli)                     Şekil 2.16 Basınç Regülatörü(tahliyesiz)
 
 
2.6 Havanın Kurutulması
 
2.6.1 Soğutucular
 
              Hava sıkıştırıldıktan sonra sıcak olacaktır ve soğuduğu zaman önemli miktarlardaki suyu hava şebekesinde biriktirecektir. Bunun önlenmesi gerekir. Bu yoğunlaşma sıvısının büyük bir kısmını uzaklaştırmanın en verimli yolu havayı sıkıştırmadan hemen sonra soğutmaktır[3].
Soğutucular ısı değiştiricileri olup, soğutmalı veya su soğutmalı birilerdir.
 
2.6.1.1 Hava soğutmalı soğutucu
 
Üzerinden, bir fan sistemi ile cebri soğuk hava akımı geçen ve içinden sıkıştırılmış
havanın aktığı bir boru kümesinden oluşur. Soğutulmuş basınçlı havanın çıkış sıcaklığı çevre soğutma havası sıcaklığının yaklaşık olarak 15°C üstünde olmalıdır[3].
 
 
 
 
Şekil 2.17 Hava soğutmalı bir soğutucunun çalışma prensibi
2.6.1.2 Su soğutmalı soğutucu
 
Esas itibariyle, genel olarak soğutucu boyunca ters yönde iki akım oluşturacak şekilde düzenlenen ve bir taraftan havanın dolaştığı bir çelik levha gövde ile boru şebekesinden oluşur.
Su soğutmalı bir soğutucu çıkarılan havanın sıcaklığının soğutma suyu sıcaklığının yaklaşık olarak 10°C üstünde olmasını sağlamalıdır[3].
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Şekil 2.18 Su Soğutmalı bir Soğutucunun Çalışma Prensibi
 
 
2.6.2 Hava kurutucular
 
Havanın kurutulmasında kullanılan yöntem çiğ noktasını düşürmektir. Çiğ noktası havanın neme tamamen doymuş olduğu sıcaklıktır(yani %100 nem). Çiğ noktası ne kadar düşük olursa basınçlı havada kalan nem miktarı da o kadar az olur[3].
Üç ana kurutucu tipi mevcut bulunmaktadır.
 
2.6.2.1 Kimyasal (Absorbsiyon) kurutma
 
Kimyasal kurutucularda isminden de anlaşılacağı gibi kurutma işlemi kimyasal tepkimeyle sağlanır. Kimyasal kurutucularda hava su ile bileşik yapabilen bir kimyasal madde üzerinden geçirilir. Bu kimyasal madde “tuz” olarak anılan NaCl’dir. Hava içerisindeki su buharı bu madde içerisinden geçerken kimyasal reaksiyona girerek havadan ayrılır ve bir çözelti şeklinde kurutucunun tabanında toplanır. Kurutucu madde ile su bileşiminden meydana gelen madde düzenli aralıklarla dışarı alınmalı ve kurutucu madde takviyesi de zamanında yapılmalıdır.
Bu yöntemde girişteki basınçlı havanın sıcaklığı 30°C’ yi aşmamalıdır. Kurutucudan sonra hava içine karışmış muhtemel tuz parçacıkları için mutlaka bir filtre öngörülür[1,5].
 
 
Şekil 2.19 Kimyasal kurutma Yöntemi
 
 
2.6.2.2. Fiziksel (adsorption) kurutma
 
Bu yöntem hava silisyumdioksitten(silikojel) oluşan bir madde içerisinden geçirilerek su buharı tutulur. Bu kurutma maddesi kurutucu içerisinde tanecikler halinde bulunur.
Bu yöntemde ayrıca kimyasal bir bileşim söz konusu değildir. Silikojel, su buharı ile temas ettiğinde renk değiştirir. Belirli bir doygunluğa erişince içindeki sudan arındırılmalıdır. Bu amaçla genellikle bu kurutma yönteminde paralel iki kurutucu kullanılır. Doygunluğa erişen kurutucu devreden çıkarılır ve üzeriden sıcak hava ya da soğuk hava geçirilerek sudan arındırılır(Rejenerasyon). Sudan arındırılmış silikajel eski rengini alır. Bu esnada diğer kurutucu devreye girer ve işleme devam eder. Hava akışı nedeniyle zamanla silikajel aşınarak havaya karışabilir. Bu yüzden çıkışa filtre konmasında yarar vardır. Yağ ve diğer pislikler nedeniyle kirlenen, aşınan silikajel maddesi 1-2 yılda değiştirilmelidir[1].
 
 
Şekil 2.20 Fiziksel kurutma yöntemi
2.6.2.3 Soğutma yöntemi
 
Hava içerisindeki su buharının yoğuşma sıcaklığına kadar soğutulması esnasına dayanır. Girişteki hava önce bir ısı değiştirgecinden geçerek bir miktar soğutulur. Daha sonra bir soğutucudan geçirilerek yaklaşık 1,7 -5°C sıcaklığına kadar soğutulur. Soğutulmayla birlikte içerisindeki su buharı yoğunlaşarak ayrılır. Soğutulan bu hava girişteki havanın ön soğutulması için de kullanılır. Soğutulmuş havayı içersindeki pislik ve yağ taneciklerinden ayırmak için filtre kullanılır. Ekonomikliği yönünden en çok kullanılan kurutma yöntemidir[1].
 
           
Şekil 2.2.1 Soğutma yöntemi
 
2.7 Basınçlı Havanın Dağıtılması
 
Sistemin verimliliği bakımından pnömatik sistemlerde üretilen basınçlı havanın, kayıpları en aza indirecek şekilde dağıtılması gerekir. Mevcut sistemin gerekleri tespit edilirken gelecekteki büyüme miktarı da göz önünde bulundurulması gerekir. Basınçlı hava dağıtım şebekesinde meydana gelebilecek kaçaklar, kayıplar sistem kurulurken göz önünde bulundurulması gerekir. Aksi halde ileride ilave edilecek sistemler daha büyük maliyetleri ortaya çıkarabilir[1].
 
2.7.1 Basınçlı hava depoları
 
Basınçlı hava depoları kompresörlerin çıkışına yerleştirilir. Basınç dalgalanmasının önüne geçilmesi, basınçlı havanın soğutulması için ek bir yüzey sağlanması ve bu yolla da hava içindeki nemin yoğuşarak ayrılmasına yardımcı olur[1].
 
Şekilde görüleceği gibi basınçlı hava depoları yatay, düşey veya küçük tiplerde direk hat üzerine bağlanabilir. Hava çıkışı daima deponun üst seviyesinde olmalıdır. Böylece depo içersinde yoğuşan suyun devreye karışması önlenmiş olur[1].
 
 
Şekil 2.22 Basınçlı hava depoları montaj şekilleri
 
2.7.1.1 Depo büyüklüğünün belirlenmesi
 
Hava tankları kompresör çıkışına, sistemin büyüklüğüne ve talebin nispeten sabit veya değişken olmasına göre boyutlandırılır. Endüstriyel tesislerde elektrikle tahrik edilen ve bir şebekeyi besleyen kompresörler, normal olarak bir minimum ile bir maksimum basınç arasında çalışır(yol verilir-durdurulur). Bu kontrole otomatik denir[3].
 
 
Şekil 2.23 Depo büyüklüğünü saptama diyagramı
Hava deposunun büyüklüğü şekildeki diyagramdan yararlanarak kolaylıkla tespit edilir.
 
Örnek:
Kompresör debisi Q=20m3/dk.
Saatteki devreye girme sayısı Z=20
Basınç düşümü Dp=1,0 bar olarak verilen sistemde deponun büyülüğü, verilenler diyagramda yerine konursa depo büyüklüğü V=15m3 bulunur.
Endüstriyel tesislerde, bir tankın büyüklüğünü veren yaklaşık hesap şudur:
Hava tankı kapasitesi= Kompresörde dakikadaki basınçlı hava çıkış miktarı.
 
Örnek: Kompresör debisi 18m3/dak , ortalama hat basıncı 7bar böylece dakikada basınçlı hava çıkışı = 18000 / 7 =2500 litre 2750 litre hacimli bir tank muhtemelen hazır bulunan uygun bir büyüklüktür[3].
 
2.7.2 Pnömatik sistemde kullanılan borular
 
Pnömatik sistemde basınçlı havayı tüketim yerine ileten ana borular çelikten, havanın pnömatik elemanlara dağıtılması için kullanılan borularda kauçuk, plastik ve bakırdan yağılır.
Boru malzemesinin seçimine etki eden faktörler şunlardır:
 
 
·               Çalışma şartları
·               Çevre sıcaklığı
·               Rutubet ve toz durumu
·               Korozyona sebep olan buharlar
Yukarıdaki faktörleri dikkate alarak en uygun malzemenin seçilmesi gerekir. Pnömatik sistemde genellikle plastikten yapılmış borular kullanılır. Plastik borular kırılgan veya esnek olarak yapıldığından gerekli tercih yapılarak uygun ölçülerde seçilir. Basınçlı havayı taşıyan boruların uzunluğu arttıkça sızıntılar ve basınç düşmeleri artar. Bu nedenle boru uzunlukları gereksiz yere uzun tutulmamalıdır.
 
2.7.2.1  Boru çapının hesaplanması
 
Bir pnömatik sitemin sağlıklı olarak çalışabilmesi için uygun bir boru çapı seçilmesi gerekir. Boru çapının küçük seçilmesi akış hızını artırarak önemli bir basınç düşümüne sebep olacaktır. Boru çapı seçilmesi gerekir. Boru çapının büyük olması, zaman ve hava kaybına neden olacaktır. Ancak ana dağıtım şebeke borularının büyük tutulması ilerde sistemin büyütülmesi düşünüldüğünde bir avantaj olarak kendini gösterir[1].
Uygun boru çapı seçiminde dikkate alınması gereken hususlar şunlarıdır:
·         Akış hızı
·         Kabul edilebilir basınç düşümü
·         Çalışma basıncı
·         Devredeki akışı kısıtlayan eleman sayısı
·         Boru uzunluğu
Ana boru şebekesinde boru içindeki akış hızı 6-10 m/sn arasında olmalıdır. Basınç kaynağı ile kullanıcı arasındaki basınç düşümünün 0.1 bar değerini aşmaması istenir. Bunun dışında pratikte kullanılan bir başka ölçüde basınç düşümün işletme basıncının %15’ini aşmamasıdır[1].
Örneğin; işletme basıncı 6 bar olan bir sistemde basınç düşümü bu yönteme göre 0,3 barı aşmamalıdır.
Valfler, dirsekler, T’ler, redüksiyonlar gibi devre elemanları akışı kısıtlayan elemanlardır. Bunların boru çapına etkisi ya da bir sürtünme faktörü olması ya da pratikte en çok kullanılan şekliyle eşdeğer boru uzunluğu olarak gözönüne alınmalıdır. Şekil 2.24’de verilen diyagramdan eşdeğer boru uzunlukları bulunabilir[1].
 
 
Şekil 2.24 Eşdeğer boru uzunluğu diyagramı
 
Boru çapının hesaplanmasında Şekil2.25’deki diyagram kullanılır. Bunu bir örnek üzerinde inceleyecek olursak;
Bir fabrikanın hava tüketimi 4m3/dk (240m3/saat)’dır. Üç yıl içinde hava tüketiminde meydana gelebilecek artış %300 olacaktır. Böylece üç yıl sonra toplam hava tüketimi 16m3/dk (960m3/saat) olacaktır. Boru uzunluğu 280m’dir. Boru hattı üzerinde 6 adet T dirsek, 5 adet normal dirsek, 1 adet iki yollu valf bulunmaktadır. Kabul edilebilir basınç düşümü P=0,1 bar ve işletme basıncı 8 bardır. Boru çapının hesaplanması istenilmektedir[1].
Çözüm: Şekil 2.25’de A eksene üzerindeki boru uzunluğu ile B ekseni üzerindeki hava tüketimi miktarı, düz bir çizgi ile birleştirilir. Bu çizgi C eksenine doğru uzatılarak C ekseni kestirilir. C ekseni üzerinde bir nokta bulunur[1].
E ekseni üzerindeki işletme basıncı ile G ekseni üzerindeki basınç düşümü miktarı düz bir çizgi ile birleştirilir. Bu çizginin F eksenini kestiği yerde bir nokta (2) daha elde edilir. Elde edilen (1) ve (2) noktaları birbiriyle birleştirilirse bu çizgi, üzerinde boru çaplarının işaretli olduğu D eksenini bir noktada keser. Buradan boru çapı 90 mm olarak okunur. Devre üzerinde bulunan kısıtlayıcı elemanların akışa karşı dirençleri eşdeğer boru uzunluğu devre üzerindeki bu tip kısıtlayıcı elemanların akışa karşı yaptıkları direncin aynısını yapabilecek düz bir borunun uzunluğudur. Eşdeğer boru uzunluğu diyagramdan yararlanarak bulunur.
6 adet T dirsek         6´10,5 = 63 m
1 adet iki yollu valf 1´5 = 5 m
5 adet normal dirsek           1´5 = 5 m
Daha önce boru uzunluğu 280m olarak alınmıştır. Eşdeğer boru uzunluğu da dikkate alınacak olunursa, toplam boru uzunluğu:280+100=380 m olur.

Yeni bulduğumuz boru uzunluğu ile ilk bölümde kullandığımız diyagram kullanılır ve boru çapını tekrar hesap edecek olursak yeni boru çapı 95mm. olarak bulunur. (Diyagramda noktalı çizgilerle gösterilmiştir). Boru standartların dahilinde olmayan ölçüler bir üst boru çapına yuvarlatılır[1].
 

Şekil 2.25 Boru çapı diyagramı
 
2.7.3 Hatların düzenlenmesi
 
Hava iletim ve dağıtım hatlarının doğru bir şekilde boyutlanmasının uygun malzeme seçiminin yanı sıra hatların doru bir şekilde döşenmeleri de ekonomik bir çalışma için oldukça önemlidir. Kompresör sisteme aralıklarla basınçlı hava verir. Bir başka deyişle sağlanan basınçlı havada basınç dalgalanmaları vardır. Sistemde çalışma sırasında kısa süreli fazla hava gereksinimi doğabilir. Bu durum hava dağıtım sisteminde uygun olmayan koşullara neden olur. Bu sorundan mümkün olduğunca kaçınmak için çapraz bağlantılı halka şeklinde döşenmiş hava iletim hattı kurulur. Böylelikle bağıl olarak daha iyi basınç koşulları elde edilir. Sistemdeki bakım, tamir ve genişletme çalışmaları sırasında tüm sistemi devre dışı bırakmamak için sistemi birbirilerinden bağımsız alt bölümlere ayırmakta yarar vardır. Sistem genişletmelerinde kolaylık olması amacıyla ana hatlardan ayrılmalar T parçalarıyla gerçekleştirilmeli ve geçmeli bağlantı yapılabilen dağıtım blokları kullanılmalıdır. Dağıtım hatları ana hatlardan vanalarla ayrılacak şekilde donatılmalıdır[5].
 
Şekil 2.26 Halka dağıtım sistemi
 
 
Kompresör tesislerindeki iyi su tutma derecesine karşın hatlardaki basınç düşümü ve sıcaklık düşümünden ötürü yoğuşma meydana gelebilir. Bu durumlarda yoğuşma suyunun hatlardan dışarı atılması gerekir. Yoğuşma suyunun hatlardan dışarı atılabilmesi için hatların akış yönüne doğru %1-2 eğimle döşenmeleri gerekir. Yoğuşma suyunu dışarı alabilmek için diğer bir yöntem hatların adımlı bir şekilde döşenmesidir. Bu yöntemde en alt adımdan yoğuşma suyu dışarı alınır[5].
 
 
 
Şekil 2.27 Çapraz bağlantılı dağıtım sistemi
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
BÖLÜM 3: PNÖMATİK ELEMANLAR
 
 
3.1. Valfler
 
Pnömatik kumanda devreleri sinyal elemanı, kumanda elemanı ve çalışma elemanından meydana gelir. Sinyal ve kumanda elemanı çalışma elemanının hareketini denetler. Pnömatik uygulamada bunlara valf denir. Valf, bir hidrolik pompadan veya basınçlı tanktan gelen akışkanın basıncını, akış miktarını, yönünü ve start-stop şartlarını denetleyen elemandır[1].
Pnömatik valfler işlevlerine göre dört grupta toplanır.
1.      Yön denetim valfleri
2.      Akış kontrol valfleri
3.      Basınç kontrol valfleri
4.      Tıkama valfleri
 
3.1.1 Yön denetim (kontrol) valfleri
 
Yön valfleri basınçlı havanın yolunu etkiler. Kumanda edilen yolun sayısına bağlı olarak tek yollu, iki yollu, üç yollu, dört yollu, beş yollu ya da çok yollu valflerden bahsedilir.
Yol olarak basınçlı hava şebekesine, tüketicilere ve atmosfere açılan bağlantılar sayılır. Bir valfin konstrüksiyonu ömür, anahtarlama zamanı, bağlantı şekli, kumanda şekli ve büyüklüğü açısından önemlidir. Yön kontrol valfleri konstrüksiyon olarak iki türde imal edilirler[5].
1.      Oturmalı tip valfler
a.       Bilyalı tip valfler
b.      Disk oturmalı tip valfler
2.      Sürgülü tip valfler
 
3.1.1.1 Oturmalı tip valfler
 
Bu tür valflerde geçiş kesiti bilya, disk, plaka veya takoz ile kapatılır. Sızdırmazlık için keçe kullanılır. Oturmalı valflerde sürtünmeye çalışan ve bu sebeple aşınmaya müsait çok az parça bulunur. Bu nedenle oturmalı valferin ömürleri uzundur. Valfi çalıştıracak uyarı kuvvetinin şiddeti içindeki yayın sertliğine göre değişmektedir[5].
 
3.1.1.2 Sürgülü tip valfler
 
Bu tip valflerde bir kumanda pistonu(sürgü) vasıtasıyla hatların birbiri ile bağlantısı sağlanır. Sürgü üzerindeki boğumlara yerleştirilmiş o halkalar vasıtasıyla sızdırmazlık sağlanır. Böylece hem iyi bir sızdırmazlık sağlanır, hem de sürgüyü hareket ettirecek kuvvet ihtiyacı küçülmüş olur. Bazen de o halkalar gövde içine açılmış kanallara yerleştirilir[1].
 
 
 
3.1.1.3                    2/2 Yönlendirme valfler
 
2/2 yönlendirme valfi iki konuma (açık, kapalı) ve iki yola sahiptir. İlk anda bilya, alt kısımdaki yay nedeniyle geçiş kesitini kapatmaktadır. P hattından gelen basınçlı hava A hattına geçemez. Valfin uyarı pimine basıldığında, bilya aşağıya doğru itilir, P ile A’nın irtibatı sağlanır. Pim basılı olduğu sürece P hattı A hattına açık kalır. Pimdeki uyarı ortadan kalkınca, bilya altındaki yay nedeniyle tekrar geçiş kesitini kapatır[1].
2/2 yönlendirme valfi elle veya basınçlı hava ile kumanda edilir.
 
 
Şekil 3.1 Bilyalı tip 2/2 oturmalı valf kesiti
 
 
3.1.1.4                    3/2 Yönlendirme valfi
 
Şekil 3.2’de pim uyarılı 3/2 bilyalı tip oturmalı valf görülmektedir. Burada pimin içindeki delik vasıtasıyla A hattındaki hava tahliye edilmektedir. Pim üzerinde uyarı olmadığı zaman, bilya altındaki yay nedeniyle geçiş kesitini kapatır. Pime basıldığında bilye aşağı itilir, P hattındaki basınçlı hava A hattına geçerken, R tahliye deliği kapatılır. Pim üzerindeki uyarı kalkınca bilya geçiş kesitini kapatır. P hattı kapanır. A’daki hava R üzerinden atmosfere tahliye edilir[1].
 
 
Şekil 3.2 3/2 Bilyalı tip oturmalı valf kesiti
Normal konumda açık bir valfde; kumandasız halde 1(P) basınç bağlantısı, 2(A) bağlantısına yönlendirilmiş durumdadır. Normal konumda valf diski 3(R) bağlantısını kapatmıştır. Valfin kumanda edilmesiyle valf diski bulunduğu konumdan itilir ve 1(P) bağlantısı kapatılır. Bu durumda 2(A) bağlantısı 3(R) bağlantısına yönlendirilir ve atmosfere açılır. Valf kumandası kaldırıldığında valf yayın geri getirme etkisiyle tekrar normal konumuna döner. Bu valfler elle, mekanik olarak veya elektrikle kumanda edilebilirler. Kumanda şekli gerçekleştirilen kontrol sisteminin gereksinimlerine göre seçilir[5].
 
 
Şekil 3.3 3/2 yönlendirme valfi, normalde açık, kumandasız
 
 
 
Şekil 3.4   3/2 – yönlendirme valfi; normalde açık, kumandalı
 
 
3.1.1.4.1 Ön kumandalı 3/2 – yönlendirme valfi
 
Bu 3/2 – yönlendirme valfi ön kumandalıdır ve daha küçük bir kumanda kuvvetine gerek vardır. Ön kumandalı valflerde 1(P) bağlantısından alınan küçük bir kanalla basınçlı hava ön kumanda bölümüne alınır. Mafsal kolu kumanda edildiğinde ön kumanda valfi açılır ve basınçlı hava valf kumanda diskini aşağı doğru iter. Valfin konum değiştirmesi iki aşamada gerçekleşir. Önce 2(A) ile 3(R) arasında bulunan bağlantı kaldırılır daha sonra 1(P) den 2(A) ya giden yol açılır, basınçlı hava 2(A) ya yönlendirilir[5].
Makaralı kolun serbest bırakılmasıyla ön kumanda valfine gönderilen basınçlı hava yolu kapatılır. Ön kumanda bölümünde bulunan hava tahliye edilir. Ana valf kapama, açma diski yay etkisiyle geri döner, basınçlı hava yolunu kapatır. Bu valf de normal konum da kapalı ve açık olarak kullanılabilir. Normalde açık valf elde edebilmek için 1(P) ve 3(R) bağlantılarının yeri değiştirilmeli ve kumanda düzeneği 180° döndürülmelidir[5].
 
 
Şekil 3.5 3/2 – Makaralı valf; ön kumandalı normalde kapalı
 
 
 
Şekil 3.6 3/2 – Makaralı valf; ön kumandalı, normalde açık
 
 
 
 
3.1.1.4.2 El sürgülü 3/2 - yönlendirme valfi
 
Valfin yapım şekli basittir. Valfin kumandası bir yüksüğün elle ileri geri sürülmesiyle gerçekleştirilir. Bu valfler kapama açma valfleri olarak kontrol sisteminin alt bölümlerinin girişinde kullanılırlar[5].
 
 
Şekil 3.7 3/2 – Yönlendirme valfi, el sürgülü
 
 
3.1.1.5                    4/2 – Yönlendirme valfi
 
4/2 – Yönlendirme valfi dört bağlantıya ve iki anahtarlama konumuna sahiptir. 4/2 yönlendirme valfi normalde açık ve normalde kapalı iki adet yön değiştirme valfinin birlikte kullanılması ile yapılabilecek işlemi yapar[5].
 
 
Şekil 3.8 4/2 – Yönlendirme valfi, disk oturmalı, kumandasız
 
 
Şekil 3.9. 4/2 – Yönlendirme valfi, disk oturmalı, kumandalı
 
Valfin Kumandası: İki valf kumanda çubuğunun aynı anda kumanda edilmesiyle öncelikle 1(P) ile 2 (B) arasındaki bağlantı ve 4(A) ile 3(R) arasındaki bağlantı kesilir. Daha sonra iki kumanda çubuğuna basmaya devam edersek 1(P), 4(A) ya , 2(B), 3(R) ye yönlendirilir, bağlantı kurulur[5].
Bu valf çakışmasız hava atık bağlantısına sahiptir ve yayın geri getirme etkisiyle normal konumuna geri döner.
4/2 yönlendirme valfleri için diğer kumanda yöntemleri vardır. Bunlar; butonlu, tek yönlü ön kumandalı, çift yönlü ön kumandalı, makara kollu kumandalı olabilir.
Bu valfler çift etkili silindirlerin kumandasında kullanılır.
 
3.1.1.6                    4/3 – Yönlendirme valfi
 
4/3 Yönlendirme valfi dört bağlantıya ve üç anahtarlama konumuna sahiptir. 4/3 yönlendirme valfine örnek olarak; döner diskli valfi gösterebiliriz. Bu valf genel olarak sadece elle veya ayakla kumanda edilecek şekilde üretilir. Kumanda edilmesiyle 1(P) basınç hattı 2(B)’ye veya 4(A)’ya yönlendirilir. Bu valfle kumanda edilen silindirin piston kolu istenen herhangi bir konumda sabit tutulabilir[5].
 
Şekil 3.10 4/3 – Yönlendirme valfi, orta konumda kapalı
 
3.1.1.7                    5/2 – Yönlendirme valfi
 
5/2 yönlendirme valfi beş bağlantıya ve iki anahtarlama konumuna sahiptir. Bu valfler genel olarak silindirlerden önce silindiri kumanda eden son eleman olarak kullanılırlar. Bu valfin her iki konumu da hava uyarısı ile sağlanmaktadır. Ayrıca valf, en son hangi hava uyarısını almışsa onu sağladığı konumda uyarı kesilse bile kalmaktadır[1,5].
 
 
Şekil 3.11 5/2 – Yönlendirme valfi; disk kapamalı, akış 1’den 2’ye
 
 
Şekil 3.12 5/2 – Yönlendirme valfi, disk kapamalı, akış 1’den 4’e
3.1.1.8                    Valf işlevleri
 
Bir yön denetim valfi kendi iç bağlantılarını açarak, kapatarak veya değiştirerek valfin girişleri ve çıkışları arasında havanın akışını belirler. Valfler şu özelliklerine göre tanımlanır: Bağlantı kapıları sayısı(yol sayısı), konum sayısı, normal konumu ve kumanda şekli. İlk iki nokta normal olarak 5/2, 3/2, 2/2 vs. olarak ifade edilir. İlk rakam yol sayısı, ikinci rakam konum sayısı ile ilgilidir. Ana işlevler ve ISO sembolleri şunlardır[3].
 
 
Tablo 3.1 Valf sembolleri, tanımlamaları ve ana uygulamaları
 
 
3.1.1.9                    Bağlantı kapılarının tanımlanması
 
Çeşitli bağlantı kapılarının tanımlanması her zaman aynı şekilde olmamaktadır; uyulan standartlardan çok gelenekler söz konusudur.
 
Esasında, önceden kodlar daha eski hidrolik terminolojiyi kullanıyordu. Besleme kapısı için kullanılan “P” harfi akışkan enerjisinin hidrolik kaynağı olan “Pump” (Pompa) kelimesinin ilk harfidir. 2/2 veya 3/2 bir valfin çıkışı daima “A” ve ikinci yani karşı çıkış daima “B” olmuştur.
Boşaltma (egzoz) değişmez olarak return (yağ tankına dönüş) kelimesinin ilk harfi olan “R”’dir. 5/2 valflerde, ikinci boşaltma kapısı “S” olarak adlandırılmıştır. Veya birine “R1” diğerine “R2” denmiştir.
Güç kaynağını A kapısını bağlayan pilot (ön kumanda) kapısı başta “Z” harfi ile diğeri de “Y” harfi ile kodlanmıştır.
Pnömatik ve hidrolik semboller üzerindeki 20 yıllık tartışmadan sonra, ISO çalışmaları sonucunda ISO1219 standardı ile besleme “1”, çıkışlar “2” ve “4”., “1”i “2”’ye bağlayan pilot kapısı “12” vs. olmalıdır. Tablo 3.2, valf bağlantı kapılarının tanımlanmasında kullanılmakta olan dört ana sembol grubunu göstermektedir[3].
 
Besleme
NK çıkış
NA çıkış
NK’nın Boşaltılması
NA’nın Boşaltılması
NK için Pilot
NA için
 Plot
P
A
B
R
S
Z
Y
P
A
B
R1
R2
Z
Y
P
A
B
EA
EB
PA
PB
1
2
4
3
5
12
14
 
Tablo 3.2 Kullanılmakta olan başlıca kapı tanımlamaları
 
 
3.1.1.10  Valf çiziminde genel kurallar
 
1.             2 ve 3 yollu valfler tek sinyal çıkışı verirler. 4 ve 5 yollu valfler çift sinyal çıkışı verirler.
2.             2 ve 3 yollu valfler normalde açık veya kapalı olurlar. 4 ve 5 yollu valfler her zaman açık olurlar.
3.             Valflerde yay bulunan konum veya en son sinyal çakılmış konum normal şartlarda ekte olan konumdur.
4.             Çıkış kapıları valfin daima üst duvarında,enerji giriş ve egzoz kapılarıysa alt duvarında gösterilir.
5.             3 veya 4 yollu valflerde P (ana enerji kapısı veya 1) daima konumun alt sol tarafında egzoz yapısı ise sağ tarafında gösterilir. 5 yollu valflerde ise ana enerji girişi iki egzoz arasındadır.
6.             Çıkış kapıları üst duvarda A veya A-B diye gösterilir ve daima A sol tarafta olup silindirin arkasına bağlanır .B ise sağ taraftadır ve silindirin ön tarafına bağlanır.
7.             Üç konumlu valflerde orta konum özellikle belirtilir veya tarafımızdan belirlenir.
8.             Bir konumda kaç yol varsa diğer konumda da o kadar yol vardır.
 
 
 
 
 
3.1.2   Akış kontrol valfleri
 
3.1.2.1 İki yönlü akış kontrol valfi
 
Akış kontrol valfleri genel olarak ayarlanabilir olarak yapılırlar. İstenen ayar seviyesi sabitleştirilebilir. Akış kontrol valfleri silindir piston kolu hızının ayarlanmasında kullanılır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; akış kontrol valfinin tam olarak kapatılması olanaksızdır.
 
 
Şekil 3.1.3 Kısma valfi
 
 
3.1.2.2 Tek yönlü kısma valfi
 
Tek yönlü kısma valfi ile akış kontrolü tek yönde tek yönde gerçekleştirilir. Bünyesinde bir çek valf bulunduğu için, tek yönde geçiş kesitini daraltarak, çalışma elemanının hızını denetleyen elemandır. Çek valfin geçişe müsaade etmediği yönde akışkan bir ayar vidası ile ayarlanabilen kesitinden geçmeye zorlanır. Ters yönde akış halinde çek valf açılır ve herhangi bir kısma olmadan yoluna devam eder. Bu tür valfler pnömatik silindirlerin hız kontrolünde kullanılır[1,5].
 
 
Şekil 3.14 Tek yönlü kısma valfi
3.1.3   Basınç kontrol valfleri
 
Basınç kontrol valfleri basıncı kontrol etmekte kullanılırlar. Bu valfleri üç grupta toplayabiliriz.
·           Basınç ayar valfleri
·           Basınç sınırlama valfleri
·           Basınç anahtarlama valfleri
 
3.1.3.1 Basınç ayar valfi
 
Bu valf, sistemin basıncındaki değişimlere karşın belirli sınırlar içinde sabit seviyeli bir sistem basıncı sağlar.
 
 
Şekil 3.15 Basınç ayar valfi
 
 
3.1.3.2 Basınç sınırlama valfi
 
Bu tür valfler, emniyet valfi olarak kullanılırlar. Sistemde müsaade edilen en yüksek basınç değeri aşıldığında valf devreye girer ve fazla basınç tahliye edilir. Basınç seviyesi, valf üzerinde bulunan bir ayar yayı ile istenen seviyeye ayarlanır.
 
3.1.3.3                    Basınç anahtarlama valfi
 
Bu valflerde basınç sınırlama valfiyle aynı çalışma ilkesine sahiptir. Valf önceden ayarlanmış basınç seviyesine ulaştığında açılır. Hava 1(P) bağlantısından 2(A) yönüne doğru akar. 2(A) bağlantısına doğru havanın akışı ancak 12(Z) bağlantısındaki işaret, istenen basınç seviyesine çıktığında mümkündür. Pnömatik kontrol sistemlerinde eğer bir anahtarlama işlemi için belli bir basınç seviyesine gerek varsa basınç şalteri kullanılır.
 
Şekil 3.16 Ayarlanabilir basınç şalteri
 
 
3.1.4   Birleşik valfler
 
Çeşitli kontrol şekilleri için kullanılan elemanların karakteristikleriyle, konstrüksiyon özellikleriyle bir araya getirilmesiyle, bu özellikleri bir arada toplayan yeni bir valf elde edilir. Valflerin birleştirilmesiyle meydana getirilen yeni valfin sembolü kendisini oluşturan valflerin sembolleriyle gösterilir.
Aşağıdaki elemanlar çeşitli elemanlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulur[5].
·           Zaman geciktirme valfi: işaret aktarımının veya anahtarlamanın geciktirilmesinde kullanılır.
·           5/4 yönlendirme valfi: Çift etkili silindirlerin istenen her hangi bir konumda tutulabilmeleri için kullanılır. Dört adet 2/2 yönlendirme valfinin birleşiminden meydana gelir.
·           Hava kumandalı 8 yollu yönlendirme valfi: İki adet 4/2 yönlendirme valfinin birleşiminden meydana gelir.
·           İticili vakum vantuzu: İş parçalarının yerinden alınması ve bir başka yere iletilmesinde kullanılır.
 
3.1.4.1 Zaman geciktirme valfi
 
Zaman geciktirme valfi, pnömatik kumandalı 3/2 – yönlendirme valfi, tek yönlü bir kısma valfi ve küçük bir hava tüpünden meydana gelir. Yönlendirme valfi normalde açık veya normalde kapalı olabilir. Zaman geciktirmesi normal koşullarda 0 – 30 saniye arasındadır. Ek bir hava tüpüyle bu süre uzatılabilir.
 
 
Şekil 3.17 Zaman geciktirme valfi, normalde kapalı.
 
 
Normal konumda kapalı, 3/2 yönlendirme valfiyle gerçekleştirilmiş bir zaman geciktirme valfinin çalışma ilkesi aşağıdaki gibidir. Basınçlı hava 1(P) bağlantısından valfe verilir. Valf kumanda havası 12(Z) bağlantısından verilir. 12(Z) bağlantısından giren hava tek yönlü kısma valfi üzerinden geçer. Daha önce yapılan ayara göre tek yönlü kısma valfi üzerinden belli bir debide hava akar. Bu belli bir debideki hava, hava tüpünü doldurmaya başlar. Hava tüpü içindeki hava basıncı belli bir seviyeye ulaştığında 3/2 – yönlendirme valinin kontrol pistonu aşağıya doğru harekete geçerek 2(A)’dan 3(R)’ye giden yolu kapatır. Valf diski oturduğu yerden ileri doğru itilir. Böylece 1(P)’den 2(A)’ya giden hava yolu açılmış olur. Hava tüpünde istenen basınç seviyesine ulaşılması için geçen zaman valfin geciktirme zamanıdır. Zaman geciktirme valfin tekrar normal konumuna dönmesi için 12(Z) kumanda bağlantısı atmosfere açılmalıdır. Hava tüpünde bulunan hava tek yönlü kısma valfi üzerinden serbestçe geçerek atmosfere açılır. Kontrol pistonu valf içinde bulunan geri getirme yayı aracılığıyla tekrar normal konumuna geri döndürülür[5].
 
3.1.5   Yardımcı valfler
 
3.1.5.1                    Çek valfler
 
Bir çek valf bir doğrultuda serbest hava akışına müsaade eder ve aksi doğrultuda geçişi kapatır. Bu valflere geri döndürmez valf de denir[3].
 
 
Şekil 3.18 Çek valfi
 
3.1.5.2                    Çabuk boşaltma valfleri
 
Bu eleman, silindiri boru ve valf içinden değil de doğrudan doğruya bağlantı kapısı üzerinden büyük bir akış kapasitesiyle boşaltarak maksimum bir piston hızına ulaşmasına müsaade eder.
Besleme havası silindire akarken lastik disk valfin alt tarafındaki boşaltma kapısını kapatır. Valfin üst kısmında bulunan giriş kapısına bağlanan yön denetim valfi konum değiştirdiği zaman, besleme borusu boşaltılır ve disk silindir basıncı ile yerinden kaldırılır. Disk giriş kapısını kapatır ve otomatik olarak geniş boşaltma kapısını açar[3].
 
 
Şekil 3.19 Çabuk boşaltma valfi
a: Bağlantı, b: basınçsız veya silindir basınç altında c: silindire akış, d: boşaltma
 
3.1.5.3                    Veya valfi
 
Bu valfin ikisi işaret basıncı girişi biri de çıkış olan üç bağlantı kapısı vardır. Çıkış, işaret girişlerinin her ikisine de bağlıdır. Eğer sadece bir girişe basınç uygulanırsa mekik, işaret basıncının ters taraftaki boşaltmaya açık işaret kapısından kaçmasını önler.
 
 
Şekil 3.20 Veya valfi
 
 
3.1.5.4                    Ve valfi
 
Bu valfin üç hava bağlantı deliği vardır. X,Y giriş A ise çıkış deliğidir. Ancak A hattından hava çıkışı alabilmek için X ve Y hattından aynı anda hava girişi olmalıdır. Eğer sadece X’ te hava varsa valfin içindeki hareketli eleman X ile A’nın irtibatını kestiği için A hattından çıkış alınmayacaktır. Bu esnada Y’den de hava verilecek olursa ancak A hattından bir çıkış elde edilecektir[1].

 
 
 
Şekil 3.21 Ve valfi
 
 
3.1.6   Zaman işlevleri
 
Pnömatik bir gecikme sabit bir hacim içindeki basıncın bir orifisten geçen hava akımı ile değişmesi için gerekli olan zamana dayanır[3].
Eğer, verilen bir hacim ve orifis ile aşağıdaki şekildeki a basınç/zaman karakteristiğini elde ediyorsak, daha büyük bir hacim veya daha küçük bir orifis bunu b’ye çevirecektir.
a karakteristiği durumunda bir valf ps uyarı basıncı ile uyarmanın gecikmesi t1 olacaktır. b ile gecikme t2’ye çıkacaktır.
Pratikte, hacmin basıncı yay dönüşlü bir valfin pilot kapısına bağlanır ve orifisin kesitini değiştirmek için bir hız ayar valfi kullanılır. Mevcut çek valf ters yönde sınırlamasız akışa müsaade eder ve böylece kısa bir geri dönüş zamanı sağlar.
 
Şekil 3.22 Bir orifisten bir hacme akan basınçlı havanın basınç/zaman ilişkisi
 
 
Zamanla ilgili dört değişik işlev vardır:
1.        Bir basınç işaretini AÇMA da gecikme
2.        Bir basınç işaretini KAPAMA da geciktirme
3.        AÇMA da darbe
4.        KAPAMA da darbe
 

 
Şekil 3.23 Dört zaman işlevi
 
 
3.1.6.1                    Gecikmeli açma
 
Şekilde bir basınç işaretinin nasıl geciktirilebileceği gösterilmektedir. (2) valfinin A çıkışındaki işaret (1) valfinin uyarılmasından değiştirilebilir bir zaman sonra görülmektedir. Bu akış kısma valfinden dolayı olmaktadır[3]. 
 
 
Şekil 3.24 Gecikmeli açma
 
 
3.1.6.2 Gecikmeli kapama
 
Bir valfin ilk konumuna gecikmeli dönmesi önceki gibi aynı yolla sağlanır, fakat 2 valfinin pilot kapısına doğru olan hava akışını sınırlamak yerine, boşaltması sınırlanmaktadır. Aşağıdaki şekilde bir işaretin kapamada gecikmesi gösterilmektedir. 1 valfi uyarıldıktan sonra, gösterge hemen açılır, fakat valf serbest bırakıldıktan sonra, gösterge ayarlanabilir bir süre için açık kalır[3].
 
 
Şekil 3.25 Gecikmeli kapama
 
 
3.1.6.3 Açmada darbe
 
Eğer bir valf ten gelen bir işaretle uyarılan normalde açık bir valf ten geçiyorsa, ikinci valfin çıkışında basınç olmayacaktır. Fakat, eğer çalışması geciktirilirse, valf gecikmeli olarak konum değiştirene kadar basınç geçebilecektir. Bunun sonucu olarak normalde açık valfin çıkışında ayarlanabilir süreli bir basınç darbesi oluşacaktır. Şekilde 1 valfi çalışma konumuna getirildiğinde 2 normalde açık valfinin çıkışında bir darbe oluşmaktadır[3].
 
Şekil 3.26 Açmada darbe
 
 
3.1.6.4 Valfin serbest konumunda darbe yaratma
 
Eğer basınç darbesinin başlangıç sinyali kesildikten sonra oluşması gerekiyorsa, b darbeyi yaratacak olan basıncın başka bir kaynaktan gelmesi gerekir. Bunun yöntemi başlangıç sinyali ile aynı anda bir 3/2 normalde açık valfi (2) uyarmak ve bir hacmi (3) sıkıştırmaktadır. (1) valfi serbest bırakıldığı zaman, (2) valfi normal konumuna döner ve hacmi kendi çıkışına bağlar. Hacimdeki basınç, hız ayar valfi ile ayarlanabilen kısa bir süre sonra boşalarak inecektir[3].
 
 
 
Şekil 3.27 Kaybolan bir sinyalle darbe yaratma
 
 
3.2 Tahrik Elemanları
 
İş veya tahrik elemanı, basınçlı havada bulunan iş yapma yeteneğini işe çeviren elemandır. İş elemanının hareketlerini düzenleyen sistem; kontrol sistemidir. İş yapan eleman, bir kontrol sisteminin son elemanıdır ve bunun aracılığıyla bir iş gerçekleştirilir[5].
Pnömatik iş elemanlarını doğrusal ve dönel hareketli olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz.
·           Doğrusal hareket yapan iş elemanları
-          Tek etkili silindirler
-          Çift etkili silindirler
·           Dönel hareket yapan silindirler
-          Hava motorları
 
3.2.1 Tek etkili silindir
 
Tek etkili bir silindir sadece bir doğrultuda kuvvet yaratır. Piston kolu, silindirin içinde bulunan bir yay vasıtasıyla veya dış bir yük veya yay kuvveti ile geri döner. Tek etkili silindirler sıkıştırma, markalama, çıkartma vs. işlerinde kullanılır. Tek etkili silindirde strok, geri getirme yayının boyuyla sınırlıdır[3].
 
 
Şekil 3.28 Tipik bir tek etkili silindir
 
Tek etkili bir silindir basınç uygulanan tarafta basit bir sızdırmazlık elemanına sahiptir. Sızdırmazlık elemanı esnek bir madde olan perbunan malzemesinden yapılır ve pistonun hareketi sırasında silindirin iç yüzeyi ile tamamen temasta olan sızdırmazlık elemanı gerekli sızdırmazlık etkisini sağlar[5].
Tek etkili bir silindirin çeşitli yapım şekilleri, konstrüksiyonu vardır. Bunlardan en önemlisi diyaframlı tek etkili silindirlerdir. Diyaframlı tek etkili bir silindirde piston görevini plastik, sentetik veya metal malzemeden yapılmış bir diyafram yerine getirir. Piston kolu merkezi olarak diyaframa bağlanmıştır. Kolayca görülebileceği gibi kaymaya çalışan eleman bu silindirde söz konusu değildir. Harekete karşı direnç; sadece diyafram malzemesinin genleşmeye karşı gösterdiği dirençtir. Bu silindir kısa stroğun gerektirdiği ve yeterli olduğu bağlama, sıkma, basma ve kaldırma işlemlerinde kullanılır[5].
 
3.2.2 Çift etkili silindir
 
Konstrüksiyonu tek etkili silindire benzerdir. Ancak farklı olarak geri getirme yayı bulunmaz ve bağlantı yerleri duruma göre hava girişi ve çıkışı için kullanılır. Çift etkili silindir her iki yönde de iş yapma tekniğine sahiptir. Bu özelliği ile pek çok alanda kullanma yeri bulur[5].
 
 
Şekil 3.29 Çift etkili silindir
 
Çift etkili bir silindiri konstrüksiyonu şekilde gösterilmiştir. Silindir borusu normal olarak dikişsiz boru olup aşınma ve sürtünmeyi minimize etmek için iç çalışma yüzeyi sert bir madde ile kaplanır ve çok üstün kalitede işlenir. Silindir kapakları alüminyum alaşımı veya dövülmüş dökme demir olabilir. İki kapak birbirine bağlantı çubukları ile bağlanır. Daha küçük silindirlerde kapaklar silindir borusu içine ya vidalanır ya da kıvrılma yolu ile preslenir.
Aşındırıcı veya emniyetsiz ortamlar için silindir gövdesi malzemesi olarak alüminyum, pirinç bronz veya paslanmaz çelik kullanılabilir[3].
 
3.2.3 Yastıklamalı tip çift etkili silindir
 
Pnömatik silindirler çok yüksek hızlarda çalışabilirler ve strok sonlarında büyük darbe kuvvetleri yaratabilirler. Daha küçük silindirler sıkça sabit yastıklamaya, yani darbeyi sönümleyen ve silindirin iç hasara uğramasını önleyen lastik tamponlara sahiptir. Daha büyük silindirlerde darbe etkisi strokun son kısmında pistonu yavaşlatan bir hava yastığı ile sönümlenebilir. Bu yastık tahliye edilen havanın bir kısmını strokun sonuna yakın bir yerde hapseder ve ayarlanabilir bir iğne valf içinden daha yavaş biçimde çıkmasına müsaade eder[3].
Yastıklama pistonu yastıklama keçesine girdiği zaman, boşaltma havasının çıkışa doğru olan normal kaçış yolu kapanır. Hava sadece ayarlanabilir kısma portundan geçerek kaçabilir. Hapsedilen hava nispeten yüksek bir basınca sıkıştırılır ve bu basınç pistonun ataletini frenler[3].
Piston ters yönde hareket ettiği zaman; yastıklama keçesi çek valf gibi davranarak pistona hava akışına müsaade eder. Bununla beraber hava akışını kısar ve pistonun ivmelenmesini geciktirir. Bundan dolayı yastıklama strokunun mümkün olduğu kadar kısa olması gerekir[3].
 
 
Şekil 3.30 Yastıklamalı tip çift etkili silindirin parçaları
 
 
3.2.4 Özel silindir tipleri
 
3.2.4.1 Tandem silindir
 
Tandem silindir iki çift etkili silindirin tek bir birim meydana getirecek şekilde ortak bir piston kolu ile birbirine bağlanmasından oluşan bir silindir tipidir[3].
Bu yapım şekliyle her iki piston yüzeyine de basınç uygulanmasıyla piston kolunda normal silindirde elde edilen kuvvete göre iki misli daha büyük kuvvet elde etmek mümkündür. Bu tür silindirler büyük ölçüde kuvvete gerek duyulan fakat silindir çapının da önemli olduğu yerlerde kullanılırlar[5].
 
 
Şekil 3.31 Tandem silindir
 
3.2.4.2 Piston kolsuz silindir
 
Şekilde görülen piston kolsuz çift etkili silindir; başlıca bir silindir kovanı, bir piston ve silindir kovanı üzerinde hareket edebilen bir elemandan meydana gelir. Silindir içindeki piston kumandaya göre istenilen yönde serbestçe hareket eder. Ancak dış kısımla arasında mekanik bağlantı yoktur. Piston ve dışarıda bulunan hareketli bölüm kalıcı manyetiklik özelliğine sahiptirler. Piston kolu ile dışarıdaki hareketli kısım arasındaki kuvvet aktarımı manyetik olarak gerçekleştirilir. Piston üzerine basınçlı hava uygulandığında piston ile birlikte eş olarak dışarıdaki bölümde hareket eder. Bu silindir tipi çok uzun piston koluna (örneğin 10m.’ye kadar) gereksinim duyulan yerlerde kullanılır. Gerekli techizat ve yük dışarıdaki hareketli eleman üzerine doğrudan bağlanabilir. Silindir içi dıştan hareketli elemandan tamamen ayrılmıştır, arada sadece manyetik bağlantı var olduğundan herhangi bir kaçak kaybı söz konusu değildir[5].
 
 
Şekil 3.32 Piston kolsuz silindir
 
 
3.2.4.3 Döner silindir
 
Çift etkili silindirin bu çeşidinde piston kolu uç kısmında dişli bir profile sahiptir. Böylece piston kolu bir dişli çarkı tahrik eder ve her iki yönde doğrusal hareket dairesel harekete çevrilmiş olur (sağa ve sola). Dönme hareketinin açısal değeri için genellikle kullanılan açılar 45°, 90°, 180°, 270°, 720° dir. Bazen bir ayar vidası ile strok sınırlanabileceğinden bu açı maksimum bir değerden minimum bir değere çevrilerek de kullanılabilir.
Döndürme momenti basınca, piston yüzeyine ve dişli çarkın yarıçapına bağlıdır. Bu silindirler boruların bükülmesinde, iş parçalarının çevrilmesinde, valf ve klapelerin kumandasında kullanılır[1].
 

 

Şekil 3.33 Döner silindir
 
 
 
 
 
 
3.2.4.4 Çift piston kollu silindir
 
 
Şekil 3.34 Çift piston kollu silindir
 
 
3.2.4.5 Çift milli silindir
 
Bu silindirde her iki tarafta da yataklanmış piston kolu mevcuttur. Bunun sayesinde meydana gelebilecek yanal yükler karşılanmış olur. İki tarafta da yüzeyler aynı olduğundan elde edilen kuvvetler ve hızlar birbirine eşittir[1].
 
 
Şekil 3.35 Çift milli silindir
 
 
3.2.4.6 Yassı silindir
 
Bu silindirin kapakları normal olarak kare biçimde ve gövdesi, genel olarak yuvarlaktır. Pistonu, köşeleri yuvarlak nispeten uzun dikdörtgen biçimine sokarsak oluşturacağı kuvvet geleneksel bir silindirle aynı olacaktır.
Avantajı, silindirlerin yan yana veya üst üste konması halinde yerden sağlanan tasarruftur[3].
 
 
Şekil 3.36 Yassı silindir
 
3.2.4.7 Çok konumlu silindir
 
Aynı gövde içersinde arka arkaya monte edilmiş en az iki adet çift etkili silindirden oluşur. Silindirlerden bir tanesinin piston kolu sabit bir mafsalla bağlı olduğundan, iş diğer silindirin piston kolu ile yapılır. Bazı uygulamalarda silindir sayısı daha da artırılarak 12 konuma kadar çıkılır. İki silindirli uygulamada silindirlerin strokları farklı ise 4, eşit ise 3 konum elde edilir[1].
 
 
Şekil 3.37 Çok konumlu silindir
 
3.3 Hava Motorları
 
Hava motorları havanın basınç enerjisini dairesel mekanik harekete çevirirler. En önemli özellikleri güçlerine göre boyutlarının küçüklüğü ve uygun moment karakteristiklerinden dolayı geniş bir hız aralığında kolaylıkla kontrol edilebilmeleridir. Bu motorlar ısı, nem, kir ve titreşim gibi ağır çalışma koşullarında çalışabilirler ve zarar görmeksizin durma noktasına kadar yüklenebilirler. Zehirli gaz yaymazlar ve herhangi bir patlama riski taşımazlar[1].
 
 
Şekil 3.38 Hava motoru
 
 
3.3.1 Pistonlu motorlar
 
Pistonlu motor tipi kendi arsında, radyal ve eksenel pistonlu motorlar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Pistonlu motorlarda havanın basınç enerjisi piston ve krank mili aracılığıyla mekanik dönme enerjisi haline dönüştürülür. Düzgün bir çalışma için çok sayıda pistona gerek vardır. Motorların gücü basıncına, piston sayısına, piston yüzeyi alanına ve piston hızına bağlıdır[5].
Eksenel pistonlu motorların çalışma ilkesi yukarıda açıklanan radyal pistonlu motorların çalışma ilkesine benzerdir. Eksenel olarak düzenlenmiş 5 piston üzerinden kuvvet, bir mekanizma yardımıyla mekanik dönme enerjisi olarak tahrik miline iletilir. Motorun düzgün bir şekilde çalışması ve dengeli bir moment dağılımı için iki piston aynı zamanda basınç altına alınır. Bu tip hava motorları sola ya da sağa dönecek şekilde ayarlanabilirler. Devir sayıları yaklaşık 5000 d/d’dır. Güçleri normal basınçta 1,5 – 19 kW arasındadır[5].
 
3.3.2 Kanatlı hava motorları
 
Basit yapıda olmaları ve daha düşük ağırlıkta olmaları nedeniyle döner pnömatik tahrik elemanı olarak genellikle kayar kanatlı hava motorları kullanılır.
Silindir şeklindeki bir hacme döner bir göbek merkezden kaçık olarak yerleştirilmiştir. Döner mil üzerinde bulunan yuvalara kanatlar takılmıştır. Motorun çalışması sırasında kanatlar merkezkaç kuvvetinin etkisiyle silindirik hacmin iç çeperine doğru itilirler. Bu itme kuvveti nedeniyle kanatlar arasındaki sızdırmazlık sağlanır. Bu tip motorların devir sayısı 3000 ile 8500 d/d arasında değişir. Sağa ve sola dönebilirler. Güçleri 0,1 – 17 kW arasındadır[5].
 
3.3.3 Dişli hava motorları
 
Bu tipte döndürme momenti basınçlı havayla tahrik edilen ve karşılıklı olarak çalışan dişli çarklar aracılığı ile elde edilir. Dişli çarklardan biri tahrik mili üzerine takılmıştır. Bu tip hava motoru yüksek güç gereksinimi olan yerlerde kullanılır[5].
 
3.3.4 Türbin tipi hava motorları
 
Türbin tipi motorlar sadece küçük güçlere gereksinim olan yerlerde kullanılırlar. Devir sayıları oldukça yüksektir(Dişçilerin kullandıklar matkap makinelerinde yaklaşık:500000 d/dk). Çalışma ilkesi eksenel kompresörlerin tersine çalışmaları durumundaki çalışma ilkesine benzer[5].
 
3.4 Devre Şeması Tasarımı
 
Pnömatik devre şemaları belli bir düzende gösterilir. Bir pnömatik devre şemasında işaret akışı aşağıdan yukarı doğrudur. Devre şemalarının hazırlanışı sırasında basitleştirilmiş ya da ayrıntılı eleman sembolleri kullanılabilir. Büyük devre şemalarında enerji kaynağı basitleştirmek amacıyla devre şemasında uygun bir yerde ayrı olarak gösterili[5].
Pnömatik sistemlerin genel yapısı
 
 
Yukarıdaki ilkeye göre oluşturulan bir devre şemasında elemanların bulundukları fiziksel konumlar dikkate alınmaz. Devre şeması ilke olarak hemen bütün devrelerde aynı görünüşe sahiptir devre şemalarında okumayı basitleştirmek için ayrıca bütün silindirlerin ve yönlendirme valflerinin yatay olarak ve silindirlerin soldan sağa doğru hareket edecek şekilde gösterilmelerinde yarar vardır[5].
 
3.4.1 Sistemlerde pnömatik devrelerin numaralandırılması
 
ISO 1219’a göre devreler iki şekilde numaralandırılır. En iyi ve en yaygın şekli aşağıdaki gibidir:
Ya güç kaynağına 0.1 numarası verilir ya da güç kaynağının bütün elemanları 0’dan sonra numaralar sıra ile verilir[7].
a)             Sistemdeki her silindir “.......0”(....nokta sıfır) belirtilir.
b)            Devredeki son kontrol elemanı; hafızalı valfler silindir numarasından sonra .1 rakamı ile ifade edilir.
Örneğin: 1.1, 2.1, 3.1 vb..
c)             Silindirin ileriye gitmesinde etkili olan bütün 3/2 yön kontrol valfleri, sinyal veren elemanlar, silindir numarasından sonra arkasına konan çift rakamlarla ifade edilir.
Örneğin: 1.2, 1.4, 1.6 vb. elemanlar, 14 sinyalini doğururlar.
d)            Silindirin geriye gelmesinde etkili olan bütün 3/2 yön kontrol valfleri sinyal veren elemanlar, silindir numarasından sonra konan tek rakamlarla ifade edilir.
Örneğin: 1.3, 1.5, 1.7 vb. elemanlar, 12 sinyalini doğururlar.
e)             Sinyal üreten elemanların üzerinde bulunan sinyal işlemcileri (mantık elemanları) yaptıkları göreve göre ileriye gitmede etkili iseler, silindir numarasından sonra konan çift rakam ile, geriye gelmede etkili olan elemanlar(mantık elemanları) silindir numarasından sonra konan tek rakamla ifade edilirler.
f)             Silindir ile son kontrol elemanı hafızalı valf arasında kalan elemanları yeri ne olursa olsun görevlerine göre, dışarıya çıkmada etkililer ise, silindir numarasından sonra(1.0..,2.0..) çift rakamlar ile ifade edilir.
Örneğin: 1.02, 2.04 vb.
Eğer bu ara kontrol elemanı içeriye girmede etkili ise, silindir numarasından sonra tek rakamlar konarak ifade edilirler. Örneğin: 1.01, 1.03, 2.05 vb.
 
3.4.2 Silindir kontrolü
 
 
Şekil 3.39 Tek etkili bir silindirin doğrudan kumandası
 
 
 
Şekil 3.40 Tek etkili silindirin dolaylı kumandası
 
 
Şekil 4.41 Çift etkili silindirin doğrudan kumandası
 
 
 
Çift 3.42 Çift etkili silindirin dolaylı kumandası


 
 
 
Şekil 3.43 Çift etkili bir silindirin VE valfi kullanılarak dolaylı denetimi
 
 
Şekil 3.44 Çift etkili bir silindirin VEYA valfi kullanarak dolaylı denetimi
 
 
Şekil 3.45 Çift etkili bir silindirin makaralı valf kullanılarak ileri-geri hareketi
 
 
 
Şekil 3.46 Bir silindirin 5/2 yönlendirme valfi kullanılarak kumandası ve hız ayarı
 
Şekil 3.47 Çift etkili bir silindirin kilitleme (VE işlevi) ile kontrolü
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
BÖLÜM 4 : PNÖMATİK LOJİK
 
 
4.1 Mantık Kapıları
 
4.1.1 VE mantık işlemi
 
           
Şekil 4.1 VE mantık simgesi a)lojik b) Pnömatik
 
 
VE mantık işlemi için kurallar:
İki değişken üzerinde VE işlemi uygulandı ise, bu iki anahtar seri bağlanarak gösterilebilir[1].
 
 
Şekil 4.2 VE işleminin elektrik, pnömatik devresi ve doğruluk çizelgesi.
 
 
Anahtarlar genellikle normal konumlarında gösterilir. Doğruluk çizelgesi tüm olası kombinasyonları hakkında bilgi verir. VE işlemini matematiksel olarak çarpma işlemi ile gösterebiliriz[1].
Anahtarlardan hiç biri kapalı değilse, 0.0=0 Her iki durumda da anahtarlardan biri açıksa, 1.0=0.1=0 seri bağlı devrenin çıkışı, ancak seri bağlı anahtarların tümü kapalı olduğunda 1 olur, 1.1=1 eğer anahtarlardan biri kısa devre edilirse devrenin çıkış sinyalinin değeri kalan anahtarın durumu ile gösterilir.
y=a.1=2.a=a          y=b.1=1.b=b
 
 
4.1.2   VEYA mantık işlemi
 
 
 
Şekil 4.3 VEYA mantık simgesi        a)Lojik b) Pnömatik
 
 
VEYA mantık işlemi için kurallar:
 
VEYA mantık işlemi için kurallar iki değişken için paralel bağlı anahtarlar olarak gösterilir.
 
 
 
Şekil 4.4 VEYA işleminin elektrik, pnömatik devre ve   doğruluk çizelgesi
 
 
Paralel devre, anahtarlardan biri veya tümü kapalı olduğunda akımı geçirir. Bu doğruluk çizelgesinde görülmektedir. VEYA işlemini matematiksel olarak toplama işlemi ile gösterebiliriz[1].
y=a+b                       1+1=1             0+1=1             1+0=1
Her iki anahtarda açık olduğunda y, 0’a eşittir. Paralel bağlantıda anahtarların bağlantı sırasının önemi yoktur.             a+b = b+a
Eğer anahtarlardan biri kısa devre yapılırsa, diğer anahtarın önemi yoktur, devre her zaman iletir.        a+1 = 1          b+1 = 1
Eğer paralel bir devrede anahtarlardan biri daima açık tutulursa diğer anahtarın durumu çıkış sinyalinin değerini belirleyecektir.
a+0 = a         b+0 = b          
a+a = a         a+= 1           b+= 1
 
4.1.3   DEĞİL mantık işlemi
 
 
Şekil 4.5 DEĞİL simgesi       a) Lojik           b) Pnömatik
 
           
DEĞİL mantık işlemi için kurallar:
            Aşağıdaki doğruluk çizelgesi tüm DEĞİL elemanlarına uygulanır.
 
 
Değil mantık kapısının elektriki gösterimi aşağıdaki gibidir.
 
 
 
4.2         Boole Cebri
 
4.2.1 Boole cebrinin tanımı
 
1854 yılında, George Boole, mantığın sistematik olarak incelenmesi için şimdi Boole Cebri dediğimiz bir cebir sistemi geliştirdi. 1938 yılında C.E. Shannon, anahtarlama Cebri denilen iki-değerlikli bir Boole Cebri geliştirdi; bu cebirle iki kararlı elektrik anahtarlama devrelerinin bu cebirle temsil edilebileceğini gösterdi. Boole cebri; aşağıdaki önermelerinin yerine getirilmesi koşuluyla bir B elemanlar kümesi üzerinde + ve . olmak üzere iki ikili işlemciyle tanımlanan bir cebir yapısıdır[4].
1. (a) + işlemcisine göre kapalılık
    (b) . işlemcisine göre kapalılık
2. (a) + işlemcisine göre 0 ile tanımlı bir birim elemanı: x+0=0+x=x
                (b) . işlemcisine göre 1 ile tanımlı bir birim elemanı: x.1=1.´=x
3. (a) + işlemcisine göre değişme özelliği: x+y=y+x
    (b) . işlemcisine göre değişme özelliği: x.y=y.x
4. (a) .’nın, + üzerinde dağılma özelliği: x(y+z)=(x.y)+(x.z)
    (b) +’nın, . üzerinde dağılma özelliği: x+(y.z)=(x+y).(x+z)
5.        Her xÎB için, (a) x+xı =1 ve (b) x.xı=0 olacak şekilde bir xıÎB vardır(x’in tümleyeni denir).
6.        x¹y olacak şekilde en az iki eleman x,yÎB vardır.
 
4.2.2 Boole cebrinin temel teoremleri ve özellikleri
 
4.2.2.1 Dualite (ikilik) özelliği
 
İkili işlemcilerin ve birim elemanların yer değiştirmesi halinde bir kısım diğerinden çıkarılabilir. Boole Cebrinin bu önemli özelliği, ikilik ilkesi (dualite) olarak bilinir.
Bu özellik, işlemcilerin ve birim elemanlarının değiştirilmesi halinde Boole Cebrinin önermelerinden elde edilecek her cebrisel ifadenin geçerliliğini koruduğunu söyler. İki değerli Boole cebrinde birim elemanlarıyla B kümesinin elemanları aynıdır: 0 ve 1 ikilik (Dualite) özelliğinin bir çok uygulaması vardır. Cebirsel bir ifadenin dualitesini elde etmek için VEYA’ nın yerine VE, VE’nin yerine de VEYA koyar ve 0’ları 1’le, 1’leri 0’la değiştiririz[4].
 
4.2.2.2 Temel teoremler ve özellikler
 
Boole Cebrinin temel özellikleri ve teoremleri aşağıda maddeler olarak verilmiştir.
1.      x.0=0,     x.1=x,             x+0=x,                        x+1=1
2.      x+x=x,    x.x=x
3.      x. =0,   x+=1,           =x
4.      x+y=y+x,           x.y=y.x (Değişme)
5.      (x+y)+z=x+(y+z) ;         x.(yz)=(xy).z (Birleşme)
6.      (x+y).(x+z)=x+yz
7.      x.y+x.z=x.(y+z)
8.      x+xy=x
9.      x+y=x+y
10. +xy=+y
11. xy+x=x
12. x.z+yz=x.z+yz
13. = (De Morgan Yasası)
 
 
Örnek 4.1
 
            A+AB+
            A(1+B)+
            A+
            A+C+
 
Örnek 4.2
 
           
           

A+C

 

 

 
 
4.3 Boole Fonksiyonların Sadeleştirilmesi
 
4.3.1    Harita yöntemi
 
Boole fonksiyonu uygulanan sayısal mantık kapılarının karmaşıklığı, doğrudan doğruya fonksiyonun uygulandığı cebrisel ifadenin karmaşıklığından kaynaklanmaktadır. Boole fonksiyonları cebirsel yöntemlerle sadeleştirilebilir. Ne var ki bu sadeleştirme işlemi acemicedir, çünkü işlem sürecindeki birbirini izleyen her adımı tahmin etmek için kullanılan özel kurallardan yoksundur. Harita yöntemi, Boole fonksiyonlarının sadeleştirilmesi için basit bir yöntem sağlar. Bu yöntem doğruluk tablosunun şematik biçimi olarak değerlendirilebilir. İlk defa Veitch tarafından önerilen ve Karnaugh tarafından biraz değiştirilen harita yöntemi, ayrıca “Veitch Şeması” veya “Karnaugh Haritası” olarak da bilinmektedir[4].
Harita, karelerden oluşan bir şemadır. Her bir kare bir mintermi gösterir. Boole fonksiyonları mintermlerin toplamı olarak ifade edilebildiği için fonksiyon, haritada grafiksel olarak fonksiyonun mintermleri içerdiği karelerle çevrili alanlarla gösterilebilir[4].
 
3.2.1.1      İki ve üç değişkenli haritalar
 
İki değişkenli bir harita Şekil 4.6’da verilmiştir. İki değişken için dört minterm vardır, dolayısıyla haritada her minterm için bir tane olmak üzere dört kare vardır. Har satır ve sıra için işaretlenen 0’lar ve 1’ler, sırasıyla x ve y değişkenlerinin değerini gösterir.
 
 
 
 
Şekil 4.6 2 Değişkenli harita
 
Üç değişkenli bir harita şekil 4.7’de verilmiştir. Üç ikili değişken için (23=8) sekiz minterm vardır. Bu nedenle haritada sekiz kareden oluşur[4].

 
Şekil 4.7 Üç değişkenli harita
 
 
4.3.1.2                    Dört değişkenli harita
 
Dört değişkenli Boole fonksiyonlarının haritası şekil 4.8’de verilmiştir. (a)’da doğruluk tablosu, (b)’de 16 minterm ve her biri için tahsis edilen kareler yer almaktadır. (c)’de ise dört değişkenin ilişkisini göstermektedir.
 

z

 
w

 

 
Şekil 4.8 Dört değişkenli harita
 
 
4.3.2   Haritalarda blok oluşturma ve sadeleştirme
 
Blok oluştururken, aşağıda verilen iki kural uygulanarak bloklar en sade şeklinde oluşturulur[1].
 
 
1.        Yatay veya düşey simetri hatlarına göre simetrik olan birkaç kare veya bağımsız kareler sadeleştirmek amacıyla blok oluşturmak için birleştirilebilir. Birleştirilen karelerin sayısı ikinin katları olmalıdır.
2.        Aynı kareler değişik blok oluşturmak için birkaç kez kullanılabilir.
Aşağıda verilen haritalarda bu daha iyi anlaşılacaktır.
 
    İkili komşuluk                              4’lü komşuluk                   8’li komşuluk
 
16’lı komşulukta f daima 1’e eşit olur.
 
4.3.3 Denklem sadeleştirme örnekleri
 
Örnek 4.3 aşağıdaki denklemi karnough diyagramı ile sadeleştirelim.
y=
 
 
Örnek 4.4
 
y=
 
 
 
Örnek 4.5
 
 
Örnek 4.6
 
 
 
Örnek 4.7
 
Plastik bir parçaya kesme sureti ile çentik açılacaktır. Parçalar üç değişik doğrultudan aparata yerleştirilebilir. Üç pnömatik duyarga plastik parçanın yerleştirilmesine test eder. Kesme işlemi, en az iki duyarganın çıkış sinyali 1 olduğunda başlatılsın. Bu işlem için doğruluk tablosunu, karnough diyagramını, temel elemanları kullanarak devre şemasını ve pnömatik devre şemasını çiziniz[1].
 
       Doğruluk Tablosu                     Karnough diyagramı
 
 
Şekil 4.9 Sistemin lojik devresi
 
 
 
Şekil 4.10 Pnömatik devre diyagramı
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Örnek 4.8
 
 
      
Örnek 4.9 Ayıklama istasyonu
Bir mobilya fabrikasında, hazır bir mutfağın parçaları(yan duvarlar, raflar) imalat makinelerinde (planya, matkap) bir konveyör ile ayıklama istasyonuna gönderilmektedir. Değişik tip mutfaklar için değişik delinmiş parçalar gerekmektedir. Parçaların delikleri pnömatik duyargalar kullanılarak taranmaktadır. Eğer belli bir delik kombinasyonu mevcutsa, parçalar sürülür. Diğer parçalar konveyörde devam ederler. Aşağıdaki 8 parça x tipi mutfakta kullanılmaktadır.
Doğruluk tablosu, karnaugh diyagramı, temel elemanları kullanarak lojik ve pnömatik devreleri çiziniz.
 
 
 
Şekil 4.11 Parça şekilleri, doğruluk tablosu ve karnaugh haritası
 
Şekil 4.12 Sistemin lojik devresi
 
 
 
Şekil 4.13 Pnömatik Devre Diyagramı
 
Örnek 4.10
 
Bir şişe ayırıcı, pnömatik olarak kontrol edilmeli ve çalıştırılmalıdır. 4 farklı büyüklükteki cam şişeler büyüklüklerine göre ayrıştırılıp, doldurma ve paketleme için konveryörlere itilir. 4 adet pnömatik hava bariyer sensörü geçen şişelerin büyüklüğünü fark etmek için kullanılır. geçen şişeler büyüklüklerine göre sayılmalıdır[6].
Şekil 4.14’de şişelerin büyüklükleri ve dedektörlerin bir ön görünüşü ve şekil 4.15’de konveryörleri de içeren şişe ayırma makinesinin bir plan görünüşü verilmiştir.
 
 
 

 
                     Şekil 4.14                                                                     Şekil 4.15
 
Şekil 4.14 Dört adet hava bariyer dedektörü içeren şişe büyüklük dedektörü
Şekil 4.15 Pnömatik silindir ile şişe ayrıştırma makinesi
 
 
Çözüm:
Problem analizi ve eşitlikleri minimuma indirebilmek için karnaugh haritası ve doğruluk tablosunu oluşturmak bize yardımcı olacağından ilk önce bunları yapmak uygundur. Doğruluk tablosunun en üstteki kombinasyonu “detektörde hiç şişe yok” anlamına gelmektedir. Bu kombinasyon bir çıkış sinyali vermemelidir. Doğruluk tablosunun en altındaki kombinasyon, büyüklüğü 1 olan şişeyi kastetmektedir ve bu kombinasyon için bir önceki satır geçerlidir. Büyüklüğü 1 olan şişeler bütün şişelerin geldiği konveryörde devam edeceklerinden bu boyut için bir ayrıştırma mekanizmasına gerek yoktur[6].
Tüm A1 çıkışlı kombinasyonlar, şişelerin büyülüklerine göre numaralandırılır. X ile işaretlenip yine aynı devam eden kombinasyonlar sadece doğruluk tablosunu düzenlerken, ilerlemek için kullanıldığından dikkate alınmaması gereken kombinasyonlardır.
Dolayısıyla konveryörden gelen şilenin büyüklüğü 2, 3 veya 4 olduğunda silindir şişeyi itmelidir. Ve bu düşünceden karnaugh haritasındaki eşitlikleri minimize ettiğimizde üç tane kombinasyon bu durumu oluşturmaktadır[6].
Eğer büyüklükleri 2,3 ve 4 olan şişeleri büyüklüğü 1 olan şişeden ayırıp, başka bir ortak konveryörden yürütmek isteseydik karnough haritasındaki eşitliğimiz A1=olurdu. Fakat biz her ayrı büyüklükteki şişenin ayrı konveryörlerde yürümesini istediğimizden karnaugh haritasında sonuç denklemimizi çıkardığımızda:
A1=
Şişeler büyüklük algılayıcı dedektörün önünden çok hızlı geçerler. Bu yüzden dedektörlerden elde edilen sinyal kombinasyonu çok çabuk değişir. Dolaysıyla pistonun hareket sınırlarını belirleye bilmek için bu kombinasyonların bir hafıza valfinde toplanması zorunluluğu vardır[6].
Pistonun hareket sınırlarının ayarlandığı böyle devrelerde farklı büyüklüklerdeki şişeleri doğru olarak ayrıştırmak esastır. Örneğin şişenin büyüklüğü 4 olduğunda piston kolu komple dışarı çıkarak şişeyi iter, eğer şişenin büyüklüğü 3 ise piston kolu n limit sensörüne kadar gelmelidir, eğer 2 ise m limit sensörüne kadar gelmelidir[6].
Buradan, büyüklüğü 2 olan şişe için piston kolunun geri gelmesini sağlayan sinyal, hafızada bulunan  kombinasyonu ve m limit sensörü sinyalinden oluşur. Büyüklüğü 3 olan şişeyi ilgili konveryöre getirip, geri gidecek olan piston kolunun geri gitmesi için gerekli sinyal  kombinasyonu ve n limit sensörü sinyalinden oluşmaktadır[6].
Güç valfi, piston kolunu eski haline getirince, hafıza valfleri eski halini alır(resetlenir). Reset sinyali itme valfinde hafıza blokajına sebep olan sürekli bir sinyal olduğu için pistonun bir anlık değişimini sağlayan sinyal olarak kullanılır[6].

a.b.c.d=1

.b.c.d=2A1
c.d=4A1
.d=4A1
 
 

 

A1=b.

 
   Doğruluk Tablosu

 

 

Şekil 4.16 Doğruluk tablosu, Karnaugh haritası ve pnömatik devre şeması
 
 
 
BÖLÜM 5: ARDIŞIL DEVRELER
 
 
Ardışıl devrelerin gerçekleştirilmesinde yapılacak işin açık olarak tanımlanması önemlidir. Bu amaca yönelik olarak bütün iş elemanlarının çevrim içindeki hareketi, anahtarlama sıraları ve koşulları yol-adım şemasında gösterilir[5].
İş elemanlarının hareket sırası ve koşulları saptandıktan sonra devre şeması tasarlanır. Bir devrenin güvenli çalışması için işaret çakışmalarından kaçınmak gerekir. İşaret çakışması, impuls valfinde her iki yöndeki kumanda işaretinin aynı zamanda var olması demektir. İşaret çakışmalarından kaçınmak için mafsal makaralı valf kullanılabilir. Diğer bir yöntem Kaskad yöntemidir[5].
 
5.1 Hareket ve Kontrol Diyagramı
 
Hareket ve kontrol (sıralama) diyagramında silindirler ve valfler için birer satır çizilir. Silindirler için alt satır pistonun geri konumunu, üst satır ileri konumunu gösterir.
Valflerde ise alt satır valfin uyarısız konumunu, üst satır uyarı aldığında ulaştığı konumunu ifade eder. Silindirlerin stroklarını tamamlamaları valflerin konum değiştirmelerine oranla daha uzun zaman aldığı için katettikleri strok (ileri veya geri) eğik bir çizgi ile gösterilir. Hareket adımları diyagramda sütunlarla gösterilir. Aynı son kontrol elemanları diyagramda alt alta çizilir[1].
Sinyal çakışmasının olup olmadığı hareket ve kontrol diyagramında aynı son kontrol elemanına sinyal veren iki sinyal valfinin (1.2 ile 1.3 ve 2.2 ile 2.3) çıkışlarının herhangi bir sütunda aynı anda 1 olup olmadığı araştırılarak tespit edilir.
 
5.1.1 Bir işlem sırası nasıl tanımlanır
 
Her tahrik elemanı için bir büyük harf gereklidir. Devre şemasının çizildiği durma konumu “sıfır konumu” olarak tanımlanır. Karşı nihai konum “1” konumudur.
Bir yön denetim valfini uyaran basınç işaretlerine komut” denir. Öylece bunlar başka sinyallerden, örneğin makara kollu valflerden gelen işaretlerden ayırt edilmiş olur. Bir silindiri “0”’dan “1” konumuna hareket ettiren komuta “pozitif” komut adı verilir; “A” silindiri durumunda kodu basitçe “A+”’dır aynı şekilde, A şekilde, A silindirini döndüren komut “A-”’dir.
Durma konumuna “sıfır” adı verildiği için, “A” silindirin durma konumunu algılayan valfin kodunun “a0” olması mantıklıdır. Böylece zıt konuma “a1” denir. Açıklık için, işaretler daima daha küçük harflerle kodlanır. Algılanan konum bir indeksle gösterilir[3].
Örnek 5.1: Bir magazinden parçaların alınması iki adet çift etkili silindirle gerçekleştirilsin. Bir butonun basılmasıyla 1.0 numaralı silindir parçayı magazinden alıp ileri doğru sürecektir. 20 numaralı silindir ise bu parçayı bir eğik yüzey aracılığıyla bir başka kutuya itsin. Parçanın diğer kutuya itilmesinden sonra, önce 1.0 numaralı silindirin piston kolu geri dönsün, daha sonra 2.0 numaralı silindirin piston kolu geri dönsün. Parçaların güvenli bir şekilde magazinden kutuya iletilebilmesi için; piston kollarının ön ve arka konumları algılanmalıdır[5].

 
 
              Şekil 5.1 Durum planı                       Şekil 5.2 Hareket ve kontrol diyagramı
 
 
Hareket ve kontrol diyagramı incelendiğinde bu sistemde sinyal çakışması gerçekleşmemektedir.
 
 
Şekil 5.3. Pnömatik devre diyagramı
 
 
Başlangıç konumunda her iki silindir piston kolları geri konumlarında bulunurlar. 1.4 ve 2.3 valfleri kumandalı durumdadırlar. Bu valflerin kumandalı durumda olmaları yeni bir çevrime başlama koşuludur.
1.2 numaralı valfin kumandasıyla 1.1 valfi basınçlı hava yolunu 1.0 numaralı silindirin piston kolunu ileri hareket ettirecek şekilde yönlendirir. Piston kolu ileri doğru sürülür. İleri son konuma ulaşıldığında 2.2 numaralı valf kumandalı hale geçer. Böylelikle 2.1 numaralı 5/2 yönlendirme valfi basınçlı hava yolunu 2.0 numaralı valfin ileri son konumuna varmasıyla birlikte 1.3 valfi kumanda alır. Bu valfin kumandasıyla 1.1 valfi, 1.0 silindirinin piston kolunu geriye doğru hareket ettirecek şekilde anahtarlanır. 1.0 silindirin piston kolu başlangıç konumuna döndüğünde 2.3 valfi anahtarlanır ve 2.1 valfi, 2.0 silindirinin piston kolunu geriye hareket ettirecek şekilde anahtarlanır. 2.0 silindirin piston kolu geriye doğur hareket eder. Piston kolu geri son konumuna ulaştığında 1.4 valfini anahtarlar ve sistem yeni bir çevrim için gerekli koşulları tekrar getirmiş olur.
 
5.1.2 Sinyal çakışmasının mafsal makaralı valfler ile giderilmesi
 
Önceden hatırlatıldığı gibi devre diyagramının tasarımında kabul edilen yöntem sinyal çakışmasının kaldırılması biçimine bağlıdır. En basit devre tasarımı için sinyal çakışması mafsal makaralı valf kullanılarak önlenir. Mafsal makaralı sınır anahtarları, silindirin sadece bir yönde hareketi sırasında sinyal verirler. Devre tasarımı için aşağıdaki yol tavsiye edilir:
a)      Çalıma elemanları çizilir.
b)      İlgili son kontrol elemanı çizilir
c)      Uyarı simgesi olmaksızın gerekli sinyal elemanları çizilir. Eğer son kontrol elemanı olarak hava uyarılı (impus) valfler kullanıldı ise her bir impuls valfi için iki sinyal valfi kullanılır.
d)     Enerji girişi çizilir.
e)      Kontrol hatları çizilir(bağlanır).
f)       Elemanlara numara verilir.
g)      Hareket diyagramı devre diyagramına taşınır.
h)      Sinyal çakışması olup olmadığı kontrol edilir. Bu kontrol hareket ve kontrol diyagramında yapılabilir.
i)        Uyarı simgeler çizilir.
j)        Uygulanabilecek yerlere yardımcı koşullar yerleştirilir.
 
Örnek 5.2
 

İki saç plaka yarı otomatik bir preste perçinle birleştirilebilecektir. Parçalar ve perçin, presi kullanan kişi tarafından yerleştirilecek, tamamlanan parçalar presten alınacaktır. Çalışma çevriminin otomatik olan bölümü, parçaların tutulması ve sıkılmasını (A silindiri) ve perçinlemeyi (B silindiri) kapsar. Çevrim başlama düğmesine basıldıktan sonra gerçekleştirilmeli; tamamlandığında tüm silindirler başlama konumlarına dönmüş olmalıdırlar[1].
 
Şekil 5.4 Durum planı, hareket ve kontrol diyagramı
 
Devre diyagramının inşa edilmesinde daha önce verilen kurallara uyulmalıdır. Sinyal çakışması hareket ve kontrol diyagramının yardımıyla tespit edilir. Diyagramda 1. Adımda 1.2 ve 1.3 sinyallerinin, 3. Adımda 2.2 ve 2.3’ün çakıştığı görülmektedir. ilk çakışman nedeniyle sistem çalışmaya başlayamaz. İkinci çakışma 2. Silindirin geri hareketini engeller. Böylece 1.3 ve 2.2 valfleri, sinyal çakışmasının önlemek için mafsal makaralı olarak seçilir.
Bu devrede başlama sinyali kilitlenmediği için çalışma sırasında kontrol devresinde karışıklıklar meydana gelebilir. Bu nedenle en son hareketi gerçekleştiren silindirin geri strokunu tamamladığında kumanda edeceği bir sınır anahtarından alınacak sinyalle başlama sinyalinin kilitlenmesi tavsiye edilir. Kilitlenme işlevi sınır anahtarları ile başlama anahtarını seri bağlamak sureti ile elde edilir.
 
 
Şekil 5.5 Pnömatik devre diyagramı
 
 
Örnek 5.3 Saç kıvırma aparatı

Saç parçalar pnömatik olarak çalışan bir aparatta bükülecektir. Parça tek etkili A silindiri tarafından sıkıldıktan sonra, çift etkili B silindiri ve C silindiri tarafından bükülür. Hareket bir düğmeli valf ile başlatılır. Silindirler peş peşe hareketlerini tamamladıktan sonra başlangıç konumlarına dönerler. Aşağıda saç bükme aparatına ait hareket ve kontrol (sıralama) diyagramı verilmiştir.
 
Şekil 5.6 Durum planı, hareket ve kontrol diyagramı
 
Hareket ve kontrol diyagramından 1.3, 2.2 ve 3.2 valflerinin, sinyal çakışmasını önlemek için mafsallı olması gerektiği görülebilir. Devrede başlama sinyalini kilitlemek için 1.0 silindirinin geri konumuna yerleştirilen ilave sınır anahtarı 1.4 kullanılır. 1.4 valfi sadece başlama sinyalinin gerektiği 1 ve 7. adımlarda işlev görür.
 
Şekil 5.7 Pnömatik devre diyagramı
 
 
Örnek 5.4 Etiketleme aparatı
Prizmatik parçalar özel bir makinede etiketlenecektir. Parçalar yerçekimi –beslemeli bir magazinden alınış makinedeki bir mekanik durdurucuya kadar bir silindir yardımıyla itilir ve sıkıştırılır, ikinci silindir etiketi basar, üçüncü bir silindir de parçaları bir sepete atar. Böyle bir devrenin hareket ve kontrol (sıralama) diyagramı aşağıdaki şekilde verilmiştir.
Yardımcı koşullar (Ek istekler):
1.      İşlemler otomatik olarak yapılmalı.
a.       Tek çevrim
b.      Sürekli çevrim
Şeklinde çalışma seçilebilir olmalıdır. Başlama sinyali bir başlama düğmesi ile verilmelidir.
2.      Besleme magazini bir sınır anahtarı ile kontrol edilmeli. Eğer magazinde parça kalmadıysa sistem başlama konumunda durdurulmalı ve parça olmadıkça tekrar çalıştırılmaması için kilitlenmelidir.
3.      Eğer acil durdurma düğmesi çalıştırılmışsa tüm silindirler bulundukları durumdan başlangıç konumlarında dönecekler ve ancak kilitleme kaldırıldığında tekrar çalıştırılabilecektir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Şekil 5.8. Durum planı, hareket ve kontrol diyagramı
 
 
Önce, devre daha önce bilinen kurallara göre ilave, istekler dahil edilmeden çizilir. Hareket ve kontrol diyagramından sinyal çakışmasını önlemek için 1.3, 2.2 ve 3.2 valflerinin mafsal makaralı seçilmesi gerektiği tespit edilir.
Aşağıdaki devrede 1.2, 1.6 ve 1.8 valfleri 1. Şartı gerçekleştirmek için gereklidirler. İkinci istek 1.10 valfi ile sağlanır. Böylece magazinde parça bitince tüm sistem ilk konumunda hareketsiz kalacaktır. Başlama sinyali bloke edilmiş olacaktır.

Acil durdurma isteğine gelince, 0.3 valfi kullanılarak silindirlere geri dönüş sinyali verilir ve karşıt sinyal önlenir[1].
 
Şekil 5.9 Pnömatik devre diyagramı
 
 
Örnek 5.5 Çakma aparatı
Silindirik bir parça bir gövdeye çakılıp bir pimle tutturulacaktır. Parçanın tam oturması için parça önce yavaşça itilecek sonra ikinci kez bir darbe ile bastırılacaktır. Çakma işleminden sonra B silindiri kilit pimini itecektir.
 
 
Şekil 5.10 çakma aparatı, durum planı ve hareket diyagramı
 
 
Aşağıdaki şekilde sinyal çakışmasını önlemek için mafsal makaralı valf kullanılarak elde edilen bir çözüm görülmektedir. 1.3 valfi ilk kez, A için geri dönüş sinyali ikinci çalışmada B için ileri hareket sinyalini verir. Bu ayrım 1.9 valfi ile sağlanır. 1.4 valfi de iki kez çalıştırılır fakat ikinci kez sinyal verilmemelidir. Kullanılan 1.8 valfi ikinci çalışma sırasında 1.4’ün havasını keser. 1.8 valfi 1.2 ve 1.5 valfi ile, 1.9 ise 1.4 ve 1.5 ile kontrol edilir. A silindirinde iki değişik ilerleme hızı elde etmek için devreye 1.02 valfi ve 1.01 hız ayar valfi dahil edilir. A ikinci kez ilerlediğinde 1.02 valfinin konumu 1.4 vasıtasıyla değiştirilir. Böylece egzoz havası doğrudan dışarı kaçar ve daha yüksek bir ilerleme hızı elde edilir. 1.02’nin eski konumuna dönmesi 1.9 vasıtasıyla sağlanır.
 
Şekil 5.11 Pnömatik devre diyagramı
 
 
5.1.3 Sinyal çakışmasının kaskad sistemi ile giderilmesi
 
Mafsal makaralı valf kullanarak, sinyal çakışmasının giderilmesi yolunun en iyi yol olmayacağını kabul etmemiz gerekir. Daha doğru ve güvenilir bir çözüm olmalıdır. Gerçek çözüm üst üste gelen işaretleri zaman hileleri ile değil seçici bir valfi uyarmakla yok etmektir. Problem böyle bir valfin nereye konmasıyla nasıl uyarılacağını ve bağlanacağını bilmektir[3].
“Kaskad sistem” adı verilen sıralama devrelerinin çizilmesi için basit bir yöntem vardır. Çevrim iki veya daha fazla gruba ayrılır. Daha ileri bir açıklama bulunabilmek için sadece iki grubun var olduğunu varsayalım. Her grubun seçici valften gelen bir besleme hattı vardır.
Gruplara ayırma işlemi, örneğin “A+,B+,B-,A-” çevrimi için şöyle yapılır. Soldan sağa doğru her komuta bakarak, komutları gruplara ayırabiliriz. Kural her grupta ister + ister – olsun, sadece bir komutun var olması gerektiğidir, yani:
A+,B+       ½B-,A-½
grup I           grup II
Üç veya daha fazla grubun bulunduğu daha uzun çevrimler için prensip aynıdır. Çevrimin yeni bir grupla başlaması önemli değildir; çevrimin sonu grubun ortasında olabilir.
“Başlatma/durdurma” valfi basitçe çevrimin ilk komutuna doğru olan hata konmaktadır. Bezen, en az grup sayısının bulunmasına kadar denemelerde bulunmak gerekebilir[3].
Diğer kurallar aşağıdaki blok diyagramı ile açıklanmaktadır.
 
 
1.      I grubun uyarılması gereken ilk silindir valfi
2.      I grubundaki bütün strok sonu valfleri, sıradaki son valf dışında
3.      I grubundaki ana valflere olan bütün komutlar “grup I hattı”ndan beslenmektedir.
4.      I grubundaki son strokun nihayetini algılayan valf seçici valfi anahtarlar; grup I hattı boşaltılır ve grup II hattına basınç verilir.
5.      II grubunda ilk stroku yapan silindirin ana valfi.
6.      II grubunda komut veren bütün strok sonu valfleri, sonuncusu dışında.
7.      II grubunda komut veren bütün strok sonu valfleri “grup II hattı”ndan beslenmektedir.
8.      II grubundaki son stoku algılayan valf seçici valfi ilk konumuna getirir.
 
Şekil 5.12 Kaskad sisteminin blok diyagramı
 
 
Devrenin adımları şimdi çok kolaydır. Başlatma anahtarı her zaman çevrimin ilk komutuna olan hatta yerleştirilmektedir. Yukarıdaki örnekte, çevrim bir grubun sonunda bitmektedir; durum her zaman böyle değildir ve yukarıda bahsedildiği gibi böyle olması da gerekli değildir.
Bu bir örnekle gösterilebilir: verilen çevrim :
A+,B+,A-,C+,D+,D-,B-,C- olsun.
Eğer sırayı önden ayırırsak, aşağıdaki gibi 3 gruplu bir kaskad yapı elde ederiz:
½A+,B+,½A-,C+,D+,½D-,B-,C-
Eğer sırayı sondan ayırırsak, sadece 2 grup elde ettiğimizi görürüz. Çünkü A+,D-,B-,C- hareketlerinin tümü aynı gruba ait hava ile yerine getirilebilir.
A+,½B+,A-,C+,D+,½D-,B-,C-
Kaskad valf a1 ile konum değiştirecek ve d1 ile tekrara ilk konumuna dönecektir. Başlatma / durdurma valfi, c0’dan A+ komut girişine olan bağlantıda olacaktır.
A+,B+,B-,A- işlem sırasına ait aşağıdaki şekilde görülebileceği gibi, sıfır indeksiyle kodlanan her iki makara kollu valf uyarılmış konumlarında çizilmesi gerekir.
 
Şekil 5.13 İki silindirli kaskad
5.1.3.1 Kaskad tasarımı
Aşağıdaki şekilde gösterilen devre 4/2 valflerle oluşturulmuştur ve sinyal kesilmesi konusunda bloktan istenen tüm koşulları yerine getirmektedir. Kaskad deneyimi, kademeli olarak seri bağlantıdan doğmuştur. Bu bağlama düzeninde herhangi bir anda sadece tek bir çıkış hattı(S4) basınçlandırılmıştır, diğer tüm hatlar atmosfere açılmıştır(S1,S2,S3).
 
 
Şekil 5.14   Kaskad yapı
 
Bir özellik de, giriş “e” ve çıkış “s” sinyalleri arasındaki açık ilişkidir. Ayrıca kaskad boyunca anahtarlama sırası hep 1....n’dir.
Bu düzenleme ile bir kontrol sistemindeki sinyal çakışmasını kaldıracak, sinyal kesilmesi kolayca gerçekleştirilebilir[1].
Uzunca bir süre kalan giriş sinyali devrede herhangi bir karışıklığa yol açmamalıdır. Bu, giriş sinyalinin en’nin ancak bir önceki çıkış sinyali Sn-1 uygulanmış olması halinde, verilmesi ile sağlanır.
Aşağıda VE valfi kullanarak istenen şartı sağlayan bir çözüm görülmektedir.
Eğer sinyal elemanları-sınır anahtarları arasındaki hatlar uzun değilse ve eğer sinyal elemanları başka bir hareketi başlatmak için gerekmiyorsa VE valfleri kaldırılabilir ve şekilde görüldüğü gibi Sn-1 çıkışı ile en giriş sinyali seri olarak bağlanmak suretiyle Sn çıkışı tetiklenir.
 
 
Şekil 5.15 Kaskad yapıda VE valflerinin kullanılması
 
 
 
Şekil 5.16 Sn-1 çıkışı ile en girişinin seri bağlı olduğu kaskad yapı
Prensip olarak kaskad yapı istenen kademe sayısına kadar genişletilebilir. Fakat düzenleme her zaman aynı kalır. Tüm valfler seri olarak bağlanır, serideki birinci valf 2 çıkış sinyali verir S1 ve S2, diğer tüm valflerin her biri tek bir çıkış sinyali verir.
Serideki bir önceki valf bir sonrakini reset eder. İlk konumuna alır. Serideki son valf iki giriş sinyali alır. Böylece başlama konumu her zaman üniformdur[1].
 
5.1.3.2 Bir devre diyagramını blok yöntemi ile oluşturma kuralları
 
1.      Hareketlerin sırasının hareket (sıralama) diyagramında ve kısaltılmış notasyonda gösterilmesi. Örneğin A+,B+,B-,A-
2.      Gruplandırma, minimum sayıda valf kullanmak için hareket sırası iki gruba ayrılır. Gruplandırmada bir silindir bir grupta bir kez olabilir.A+,B+,/B-,A-/
     1         2
     Gruplar arasında geri besleme gereklidir.
3.      Silindirler ve gerekli impuls valfleri çizilir. Devre diyagramı Blok yöntemi ile kurulurken silindir genellikle impuls valfleri ile çalıştırılır.
4.      Elemanların harflerle adlandırılması
5.      Kaskad formu çizilir ve çıkışlar girişlere bağlanır. Gerekli valf sayısı, istenen çıkış sayısının 1 eksiğidir.
Çıkışlar: s1,s2,.....sn
Girişler: e1, e2,.....en
Ana çıkışlar hazırlanan kontrol devrelerine bağlanır. Başlama anında son konumdan başa geçilecekse son konum basınçlandırılmış olmalıdır.
A+B+ / B-A- /
    s1        s2
Hareket diyagramından devre diyagramına geçilir.
7.1 Hareket diyagramı adım adım transfer edilir.
7.2 Önce ilgilenilen adımda kaskad grup değiştirmenin gerekip   
       gerekmediğine bakılır. Cevap:               
-          Eğer evet ise: Uygulanan sinyal doğrudan bloğun girişine bağlanır(bir sonraki çıkışı değiştirmek için) şimdi mevcut olan çıkış sinyali yapılacak bir sonraki hareketi başlatmak için kullanılır. Sinyal valfinin havası kapatılan(kesilen) bir önceki kontrol devresinin çıkışından alınır.
-          Eğer hayır ise: O adımda çalıştırılan sinyal valfi doğrudan bir sonraki hareketi başlatır ve basınçlı havayı, o an basınçlı havayı taşıyan kontrol hattından alır.
7.3. Eğer bir silindir bir hareket çevrimi sırasında birkaç kez ileri ve geri hareket edecekse silindirin strok sonlarına yerleştirilen sınır anahtarları da birkaç kez çalışacak ve her seferinde başka bir hareket başlatılacaktır. Bu koşul VE kullanılarak yerine getirilebilir. VE valfinin bir girişi o anki basınçlı kontrol hattına, diğeri sinyal valfine bağlanır. Yardımcı koşullar ve ilave kilitlemeler ana devrenin tasarımı tamamen bitirildikten sonra devreye ilave edilir. Yine bu işinde adım adım yapılması tavsiye edilir[8].
 
Örnek 5.6 Etiketleme aparatı
Prizmatik parçalar özel bir makinede etiketlenecektir. Parçalar bir magazinde alınıp makinedeki bir mekanik durdurucuya kadar bir silindir yardımıyla itilir ve sıkıştırılır, ikinci silindir etiketi basar, üçüncü bir silindir de parçaları bir sepete atar, aşağıda bu sisteme ait hareket diyagramı verilmiştir[8].
 
 
Şekil 5.17 Hareket diyagramı
 
Hareket sırası kısaltılmış notasyonla gösterilir ve gruplara ayrılır. A+,B+ / B-
                                                                                                       1
,A-,C+, / C-
   2           3

Bu problem iki gruba ayrılır yani kaskad yapı için tek bir 4/2 valf gereklidir. Devre aşağıdaki şekilde görülmektedir. Bu gruplandırma ile kaskad sistemini tekrar başa almak gerekmediği için başlama düğmesi 1.hat ile 1.1 valfi arasında yerleştirilir başlama sinyalini tüm çevrim boyunca kilitlemek için ilave olarak 1.4 sınır anahtarı kullanılmalıdır. Çünkü kaskad başlama sinyalini sadece 3. Adımdan 6. Adıma kadar keser.
 
Şekil 5.18 Etiketleme probleminin kaskad yöntemi ile çözümü
 
 
Aynı örneği grup sayısı 3 olarak çözelim.
A+,B+, /B-,A-,C+, /C-/
   1               2           3
Üç grup olduğu için iki impuls valfi gerekecektir.
Bu devrede tam bir kilitleme sadece başlangıç konumu için mevcuttur. Eğer bu kilitleme tüm sistemi kapsayacak biçimde genişletilmek istenirse hareket sırasındaki her adım için bir kontrol devresi olacak biçimde bir kaskad yapı kurulmalıdır. Bu devre aşağıdaki şekilde görülmektedir.

 
 
Şekil 5.19 Grup sayısının üç olması halinde kaskad çözümü
 
 
Örnek 5.7 Saç kıvrıma aparatı
Saç parçalar pnömatik olarak çalışan bir aparatta bükülecektir. Parça tek etkili A silindiri tarafından sıkıldıktan sonra, çift etkili B silindiri ve C silindiri tarafından bükülür. Hareket bir düğmeli valf ile boşaltılır. Silindirler peş peşe hareketlerini tamamladıktan sonra başlangıç konumlarına dönerler[8].
 
 
 
Şekil 5.20 Saç bükme aparatı hareket diyagramı
 
 
Hareket sırası kısaltılmış notasyonda yazılır ve gruplara ayırılır.
A+,B+, /B-,C+, /C-A-
   1            2           3
Devre kurulurken kaskad yöntemi ile ilgili kurallar uygulanır. Burada da başlama sinyali bir sınır anahtarı a0 kullanılarak kilitlenir. Bu problem için kurulan devrede sınır anahtarları ile sağlanan kilitlemeler yeterli olduğu için ek bir kontrol
devresi gerekli değildir.
 
Şekil 5.21 Saç bükme aparatı, kaskad yöntemi ile çözüm
 
Örnek 5.8 Delme ünitesi
Prizmatik bir parçanın üstünde birbirine yakın iki eşit çaplı delik delinecektir. Parçalar yerçekimi beslemeli bir magazinden alınıp makinedeki mekanik durdurucuya kadar çift etkili bir silindir ile itilir ve delme işlemi boyunca sabit tutulur. Delme kafası bir hidro-pnömatik besleme ünitesi tarafından hareket ettirilir.

İkinci deliğin konumlanması, iki sabit durak arasında çalışan bir besleme tablası tarafından sağlanabilir. Besleme tablası çift etkili bir silindir ile hareket ettirilir.
 
Şekil 5.22 Delme aparatı durum planı ve hareket diyagramı
 
 
Hareket sırası gruplara bölündüğünde 4 grup yani 3 kaskad valfi gereklidir.
A+,B+, /B-,C+, /B+ / B-,C-,A- /
   1            2         3           4

 
 
Şekil 5.23 Delme aparatı, kaskad yöntemi ile çözüm
 
Örnek 5.9 Kesme Ünitesi
Bir kesme aparatında metal çubuklar istenen boylarda kesilecektir. Besleme bir pnömatik silindir (B) ile sağlanacaktır, B aynı zamanda sıkma silindirlerinden birini de beraber ilerletecektir. Çubuk istenen boyda bir mekanik durdurucuya kadar sürüldükten sonra bu kez C silindiri tarafından sabitlenir. Kesme D silindiri tarafından kesme gerçekleştirildikten sonra sıkma açılır. Yeniden aynı işlemler başlatılabilir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Şekil 5.24 Kesme aparatı hareket diyagramı ve durum planı
 
Gruplandırma yapılırken aynı anda iki işlem gerçekleştirildiği için gruplandırmada bu nokta dikkate alınmalıdır.
A+B+C+ /A-D+ /D-B-,C-
      1            2            3
İki hareketin aynı anda gerçekleşmesi nedeniyle, hareket sırası bölünür ve hareketin sonunda tekrar birleştirilmelidir. Burada bu birleştirme işlemi b0 ve c0 sınır anahtarları ile yapılır. Böyle bir devredeki elemanların rakamlarla gösterilmesi ileri veya geri hareket sinyal valflerinin kolayca tanınmasını sağlayacaktır.
 

 
 
Şekil 5.25 Pnömatik devre diyagramı
 
Çeşitli Uygulama Örnekleri
 
Örnek 5.10
 
Bir asansör kapısının açılıp kapanması kontrol edilecektir. Eğer adam sıkışırsa açılsın 5 sn sonra kapansın.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Şekil 5.26 Pnömatik devre diyagramı
 
 
Örnek 5.11 İş parçasının alınması
Bir iş parçası işlemeden sonra bir itme silindiri yardımıyla bant üzerinden bir başka bant üzerine alınacaktır. Bir el kumandalı valf aracılığıyla başlatma işareti verilsin, geri gelme otomatik olarak gerçekleşsin isteniyor.
 
 
Şekil 5.27 Durum planı, iş parçasının alınması
 
 
 
 

 
5.28 Pnömatik devre diyagramı
 
Örnek 5.12 Topların dağıtımı
Bir magazin içinde bulunan bilardo topları aşağıdaki iki dağıtıcı tarafından iki ayrı paketleme merkezine iletilmektedir. Silindirin piston kolunu geri getirme işareti işletme personelinin el kumandasıyla veya ayak kumandasıyla verilebilsin isteniyor. Piston geri son konumuna ulaştığında kendiliğinden tekrar ileri harekete geçsin isteniyor. Sınır koşulu olarak, geri strok sadece üst taraftaki besleme top varsa gerçekleşebilsin isteniyor[7].
 
 
Şekil 5.29 Durum planı, topların dağıtımı
 
 
Şekil 5.30 Pnömatik devre diyagramı
 
Örnek 5.13 Bir iş parçasının bağlanması
Bir iş parçasının bağlanması iki ayrı yerden verilen el kumandasıyla olanaklı olsun isteniyor. İş parçasını çözmek bir başka el kumandasıyla verilsin.
Sınır koşulları:
a)      Sıkma işlemi eğer iş parçası yerinde ise olanaklı olsun
b)      Delme işlemi sırasında iş parçasının çözmek olanaklı olmasın
c)      Sıkma işlemi(ileri strok) yavaş bir hareketle olsun
d)     Çözme işlemi(geri strok) çok hızlı gerçekleşsin.
 
 
Şekil 5.31 Durum planı, iş parçasının bağlanması
 
 
Şekil 5.32 Pnömatik devre diyagramı
 
 
Örnek 5.14 Damgalama makinesi
Alüminyumdan yapılmış plakalara bir damgalama işi yapılacaktır. Bu iş için bir baskı makinesi vardır. Sistem seçime bağlı olarak tekli veya sürekli çevrim halinde çalışabilsin. Başlangıç konumunda silindir piston kolu geri son konumundadır[7].
Sınır koşulları:
a)      İş parçası sürme işlemi bir magazinden yapılmaktadır ve burada dikkate alınmayacaktır.
b)      Sürekli çevrimde dahi damgalama işleminin aynı kalitede olması için pistonun geri hareketi ileri son konumunda gerekli baskı kuvvetine eriştikten sonra geri dönsün isteniyor.
c)      Sürekli çevrim durdurulmak istendiğinde pistonun kesinlikle geri gelmesi ve tekrar ileri gitme işareti verine kadar orada kalsın isteniyor.
 
 
 
 
 
 
Şekil 5.33 Damgalama makinesi durum planı
 
 
 
 
Şekil 5.34 Pnömatik devre diyagramı
 
Örnek 5.15 Yapıştırma makinesi
Bir yapıştırma makinesinde plastik iş parçaları dik olarak yapıştırılacaktır. Pistonun ileri gitme işareti bir el kumandasıyla verilmektedir. Başlangıç konumunda piston geri son konumunda bulunmaktadır[7].
 
 
Sınır koşulları:
a)      Piston ileri son konumuna vardıktan sonra iş parçasının 20s süreyle yapıştırılması için birbirine bastırılması gerekiyor. Bu sürenin dolmasından sonra piston kendiliğinden tekrar geri dönsün isteniyor.
b)      Süre dolduktan sonra pistonun geri dönüş hareketi, ileri hareket ettirme düğmesi kumandalı unutulsa bile gerçekleşsin isteniyor.
c)      Sürekli çevrimden kaçınmak için yeni bir başlatma işareti ancak pistonu ileri götürme kumandası kalktıktan ve piston geri son konumuna ulaştıktan sonra geçerli olsun isteniyor.
 
Şekil 5.35 Yapıştırma makinesi durum planı
 
 
Şekil 5.36 Pnömatik devre diyagramı
 
 
Örnek 5.16 Sürgülü kapı
Sürgülü bir kapı çift etkili bir silindir tarafından duruma göre açılacak veya kapatılacaktır. Öyle bir kontrol devresi isteniyor ki; kapı hem içerden hem de dışarıdan açılabilsin veya kapatılabilsin[7].
Sınır koşulları:
a)      Açma işlemi çok hızlı olsun
b)      Kapama işlemi yavaş osun
c)      Bir ışıklı gösterge kapının kapalı olmadığını göstersin.
 
 
 
 
 
 
 
 
Örnek 5.17 Otomatik döküm bandı
Bir potadan eriyik metal alınıp bir bant üzerinden elen kalplara dökülecektir. Döküm işinde kullanılan kepçenin metali alma ve dökme işlemleri ayrı iki kumanda aracılığıyla gerçekleştirilsin isteniyor.
Silindir pistonunun ileri ve geri hareket hızları birbirinden bağımsız olarak ayarlanabilsin isteniyor.
 
 
 
Şekil 5.39 Otomatik döküm bandı durum planı
 
 
Şekil 5.40 Pnömatik devre diyagramı
 
Örnek 5.18 İş parçalarının değişik bantlara aktarılması
Sol taraftaki bant üzerinden gelen iş parçaları duruma göre sağ tarafta bulunan dört banttan birine aktarılacaktır. Hangi konuma bağlantı yapılması gerekiyorsa buna ait bir düğmeye basıldığında pistonun köprüyü ilgili konuma getirmesi gerekiyor. Bağlantıların gerçekleşmesi için herhangi bir sıra söz konusu değildir. Herhangi bir sırada hareket sağlanabilmelidir[7].
 
 
 
 
 
 
 
 
 


T.C. KARABÜK ÜNİVERSİTESİ T.C.KARABÜK ÜNİVERSİTESİ
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
Facebook
 
Eğilir belki fakat çekmeye gelmez boynum. (N.F.K)
 
“Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol. Sakın beşincisi olma, helak olursun.” (Hadis-i şerif)
Değerli hocam ; Prof.Dr. Kerim ÇETİNKAYA'ya saygılarımla
 
www.kcetinkaya.com
PDF Mesleki Ktaplar
 
www.sahinkalip.com.tr
POLAT Tasarım (Facebook, Twitter)
 
Planlı Operasyon, Lider Akılcı Tasarım ;"www.facebook.com/muhammetp1
 
40175 ziyaretçi (67698 klik) kişi buradaydı!
*** Planlı Operasyon, Lider Akılcı Tasarım ***

Sitene Ekle

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol